tüm apartmana ait tabi ki. Çatı ortak kullanım alanı. bütün apartman öder.

tabi ki tüm apartman.

daireler çatı dubleks ise, yani apartmanda çatı arası olarak normalde boş olması gereken alan dairelere katılmış ise çatı-teras işleri bu dairelere aittir. diğer türlü tüm binaya.

ust kat dublex olsun olmasin, catiyla ilgili tamirati butun bina oder.

Bütün raireler öder, ancak bunun için genel kurul toplanıp karar almış olmalı veya yönetici durumu yetkili birine inceletip gerekliliğini öğrenmiş ise kimseye sormadan ve herkesten parasını isteyerek yaptırabilir.

Hali hazırda herhangi bir arızası problemi yoksa, ısı kayıt belgesi vs hukuki gereklilikler tam ise sadece o iki daire öder. Herkesin ödemesi için ya bir gereklilik ya da toplantıda oy çokluğu gerekir ama muhtemelen sağlanmaz.

izolasyon kendi tercihleri kendileri yaptıracaklar. su akmıyorsa çatıda problem yoksa ısı yalıtım tüm binaya yapılmıyorsa kişisel ödencek

Zaafiyet ayrı değerlendirilir. Yani zaafiyet var diye daireler (eğer bölüştürme uygulaması yapılabiliyorsa) ödemiyorum diyemez. Ama dairelere bölüştürmesi usule uygun mu bilmiyorum. Yönetim öz bütçesinden ödenen bir kalem ise bölüştürme yapılamaz tabi ki.

Amaa bölüştürülebileceğini değerlendiriyorum.

Geçmiş olsun öncelikle olay tam olarak nasıl oldu acaba kaza yani. Çatıda çalışırken düşmemi yoksa bahçede ot yolarken kafasına kiremit düşmesi gibi mi malum fark var arada. Tazminatı bölüşmek normal gibi geldi bana. Ama kanun ne diyor olay nasıl vuku buldu buna bakmak lazım

öncelikle geçmiş olsun, ben zamanında sırf bu işler çok şeye gebe diye apartman hayatından ayrılmıştım. Şimdi anlıyorum ki doğru karar vermişim. Şu apartman yönetimi işleri muhasebesi, vergisi, denetimi vs. derken aidatlar kiralar ile yarışıyor maalesef.


Site yönetimi demek, devlet nazarında vergi veren ve kanuni sorumlulukları olan bir şirket gibi düşünebiliriz , hizmetlileri şirket çalışanları ev sahiplerini ise şirket ortakları olarak düşündüğümüzde ,şirkete ( yönetime ) ait her türlü giderler genel olarak dairelere pay edilerek tahsil edilir.

Usul olarak karşı taraf normal olarak şirketi dava etmiş, bu durumda normal olarak tazminat tutarını ortaklar yani daire sahipleri eşit şekilde ödeyecek.

Ama şöyle bir durum varki, ortada dediğiniz gibi site yönetiminin zaafiyet ve kusuru olduğu düşünülüyorsa, bu sefer ev sahiplerinin şirket yönetimini ( sorumlularını ) ödedikleri para için dava etme hakkı doğar dava kazanılırsa, tüm ücretler sadece sorumlu olan yöneticilerden tahsil edilir diye düşünüyorum.

Mantık olarak bu şekilde olması gerekir, ancak bu konuyu bir avukata danışmakta fayda var.

ihmal varsa kanıt toplayıp toplu halde itiraz ederseniz sonuç alınır
yoksa da mahkemeye taşımanız gerekir site yönetimini
asgari şartları sağlamakla mükellefler

bu ücreti kim öder o ayrı bir mevzu
yönetim planında kusur yoksa dairelere arsa payı oranında dağıtılır gibi bir madde olabilir
bu konu belirsizse de bir sonraki toplantı için öneri sunarsınız

Sadece yöneticinin ödemesi ne kadar gerçekçi ? Belli ki talihsiz bir olay var, can kaybı var. Herkesin destek atması doğru olacaktır (yönetici kasten bir suç işlemediyse).

Site yönetiminin gerekli önlemlerle birlikte sigorta da yaptırması ve bu risk gerçekleştiğinde buradan gerekli tutarın karşılanması doğru yaklaşım olacakmış. Site yönetiminin zaafiyeti varsa toplanıp dava açıp itiraz etmek mantıklı. Site yönetiminin her türlü tedbiri alıp hesap verme sorumluluğu mevcut.

Selamlar tüm yorumlar için teşekkürler.

kazanın sebebi elektrik çarpması. Bir tadilat sırasında yaşanıyor. Muhtemelen yeterli iş güvenliği önlemi alınmamış çalışma sırasında.

Site yönetimi profesyonel bir şirkette bu arada. O yüzden gerekli asgari önlemleri almaları gerekiyordu. Zaten bunun için para ödeniyor şirkete.

Bana biraz şirket kendi hatasını ya da kusurunu, nasılsa kimse peşine düşmez diye, bina sakinlerine pay ediyor gibi.

Kişisel bir talep üzerine çalışan, dairenin birine tadilata gitmesi ile sitenin genel işini yapması arasında da fark var. Buna da bakılmalı

site yönetimi = kat malikleri aslında.
site yönetimine karşı değil de alt yükleniciye veya karşı tarafa karşı birlik olmanız lazım.

şirketin bu tarz işlere karşı sigortası vardır diye düşünüyorum. sigorta ödemeli. eger sigorta ödemiyorsa yönetimin hatasıdır. sizin ödemeniz sacma oluyor her şekilde.

Şebekedeki 220v insanı kolay öldürmez. (Denemeyin) belli ki büyük bir gerilimin olduğu pano gibi bir yerde çalışılmış. Böylesi pano ve trafolarda sıradan bir görevli zaten çalıştırılmaz.

Çalıştıysa da özel giysileri var onları giymesi gerekirdi. Eğer bu işi site görevlisi değil de dışarıdan gelen bir işçi yaptıysa yani outsource edildiyse iş farklı boyuta taşınır.

arazinin türüne göre 3 yöntemi var. kentsel alanda, bir cadde/sokak kenarında yola paralel bir yapı yapıyorsanız, yol üzerinden kot alabilirsiniz. yapınızın hizasındaki en yüksek kaldırım kotu sizin 0.00 kotunuz olarak belediyece size verilir. imar durumuna ve belediyesine göre değişkenlik gösterir ancak genellikle 0.20-1.20metre civarı da subasman hakkınız olur.

sizin sorduğunuz soruyu ilgilendiren cevap muhtemelen bu ancak bazı arazi tiplerine ve projeye özel "ortalama kot" yöntemi de kullanılır. detaylar için yapılı alanlar imar yönetmeliği'nin dördüncü bölümünün 10-14. maddelerini okuyabilirsiniz. google'dan bu dökümana kolayca ulaşabilirsiniz. ancak bu konu genelde haritacı ve mimarı ilgilendirir, sıradan vatandaşı ilgilendiren bir durum değil.

@kent sakini : teşekkürler. peki binanın en yüksek noktası bu 0,00 kotuna göre mi hesaplanıyor. mesela h max:15 demişler. bu 0,00 kotundan itibaren en fazla 15 metre yükselebilir demek mi?

sizin işiniz ev sahibi ile. ev sahibine noterden tebligat gönderin. tamir edilmezse evden çıkacağınızı söyleyin. bir avukata danışsanız iyi olur.

daire içi şahsi mesele olmayıp çatı yani ortak alan kaynaklı bir mesele olduğundan yönetim yaptırmak zorunda. siz bina yönetimine yaptırın, yönetimin müteahhite mi daire sahiplerine mi yansıtacağıyla ilgilenmeyin hiç.

çatı dubleks olduğu için ortak alan değil, dairenin alanına katılmış çatı. Yoksa binanın sorunu evet.

Hukuken süreç nasıl olur bilmiyorum ama dediğiniz gibiyse ev sahibinin sorunu. Siz yaptırıp kiradan düşün. Öncesinde noterden tebligat falan gerekli mi o konuyu hukukçuya danışmak lazım tabii. Evdeki problemi de resmen belgelemek gerekir herhalde.

Çatının kendisinde bir problem varsa, çatı katı da olsanız bu işin muhattabı bütün bina oluyor olması lazım. Sizin kullandığınız terasın içinden aşağıya akıyorsa o zaman sizin olabilir.

Çatı arası da olsa dışarıdan su girmesi yönetim kurulunun sorumluluğunda.
Yasal olarak müteahhit bu tip problemlerden 5 yıl süreyle sorumlu.
Yine yasal olarak sen ev sahibinden, ev sahibi yöneticiden, yönetici müteahhitten onarımını isteyecek. Mahkemeleşme de bu sıra ile olacak.
Ev sahibinden çatı probleminin onarımını yasal süreçte takip için diye vekalet alıp yönetimi mahkemeye ver. Ya da böyle yapacağıma deyip yöneticiye söyle, o, müteahhidi mahkemeye versin.

yasal olarak müteahhit sorumlu. evin garantisi var sonuçta yeni ev. bunu da ev sahibinin müteahhit ile çözmesi gerekiyor.

siz ev sahibine, ev sahibi site yönetimine sonra site yönetimi müteahhide olarak ilerlemeli.

izmir'den antalya değil de fethiye otobüsü bakabilirsiniz, 6 saat civarı sürer. fethiye'ye varınca oradan Kaş'a giden otobüsler bulursunuz, yaklaşık 2 saat yol da o sürer. otobüs yolculuğu en düzgün bu yol üzeri olur diye düşünüyorum. önceden tersini yapmıştım, kalkan'dan izmir'e böyle gitmiştim.

antalya-kaş çok uzak. boşuna taaa antalya'ya gitmiş olursunuz. bir de antalya'dan otobüs var mı emin değilim. fethiye'den var ama.

şimdi bakarken denk geldim, sanırım izmir-muğla ve sonrasında muğla-kaş da yapılabiliyor. sanki bu yolun süresi 1 saat falan daha kısa gibi. izmir-fethiye arası sahil boyu gidiyor otobüs ve çok duruyor (akyaka, gökova, köyceğiz falan her yerde duruyor) o biraz sıkabiliyor. belki muğla üzeri gitmeyi de düşünebilirsiniz.

antalya - kaş arası min 3,5 saat. izmirden antalyaya gidip boşuna bir de geri dönmeniz lazım. üstelik antalya-kaş arası işleyen otobüsler de köy yollarını fln kullanıyor hiç konforlu değil.
nimberjack +1. fethiyeye geçin, oradan kaş çok daha yakın. ama muğla opsiyonu varsa onu tercih edin. ama önerim kaş-muğla otobüslerinin saatlerini kontrol edin. daha sezon tam açılmamış olduğu için beklemek zorunda kalabilirsiniz.

antalya - kaş arası min 3,5 saat +15

Dalaman - Kaş 2.5 saat

izmir otogardan kaş'a direk otobüs var. Pamukkale ve Kamil Koç direk gidiyor.

Aynı ilçede kendinin veya birinci derecede yakınının evinin olmaması gerekiyor. Benzer şekilde senin de... Yerinde olsam bir avukata danışırım, biraz para alırlar belki ama en azından dava açılana kadar tebligata ne yapılabilir onları öğrenirsin.

gerekçesinin samimi olduğunu kanıtlayabilirse (başka mülkünün olmaması, oğlunun mülkünün olmaması, gerçekten boşanması vs.) davayı kazanır. ancak kazanması, güncel durumda mahkemelerdeki yığılmayı göz önüne alırsak 1.5 - 2 sene sürebilir.

ben iş değişikliği nedeniyle istanbul'a döndüm ve kiracıma ağustos'ta ihtarname çekip akabinde davayı açtım. duruşma günü şubat'a verildi. ordan hesap et.

Evine çöktüm beybaba çıkmıyorum akıllı ol benimle iyi geçin yoksa kirani da yollamam bak dalgana diyemeyecekseniz bir avukata ücreti mukabilinde danışmanız yararınıza olacaktır.

müthiş adalet sistemimiz diyor ki; sen çık evden, adamın kendisi veya yakını gelecekmiş. eğer başkası oturursa dava aç bak biz onun anasını nasıl ağlatıyoruz. nasıl? süper çözüm dimi. yada dur dur sen çıkma, o dava açsın ispatlasın biz bu sefer seni çıkartalım. bence ev bak hacı, bu işler kısır döngü, sonu yok.

benim son duyuruma bakarsan ben de aynı durumdayım. @zgrydn'nin yorumuna eklemem gerekiyor istanbulda belki davalar uzuyordur o kadar ama ben ankaradayım mesela görüştüğüm bir iki avukat 3 4 aya gün verildiğini söylediler. maksimum 9 ay falan uzatırsın diyorlar hatta istinafla falan.

ihtarname ile çıkarsan adam başkasına kiraya verir geçer tazminatta kazanamazsın seni mahkeme kararıyla çıkarması gerekiyor tazminat elde edebilmesi için. Benimki de çocuğum oturacak diyor ama yalan söylediğini biliyorum. %25 yapıp geçicem ondan sonra 9 ay sonra yanıma kalan parayla kafa kafaya hem avukatlık ücreti hem mahkeme ve taşıma mastraflarıyla aynı paraya gelicek. üstüne de başkasına kiraya vereceğim için 1 yıllık son ödediğim kira kadar tazminat açıcam. Kaybedeceğimiz bir dava olduğu için belki avukat tutmak yerine 2 3 kere mahkemeye cevap yazmak için avukatlardan destek alsan daha ucuza kapatabilirsin sanırım.

Kontrat süresinden sonra dava açma zorunlulugu ilk yıl bitip sözleşme otomatik yenilendikten sonra oluyor. ilk yıl bitmeden ihtar çekerse direk çıkmanız gerekir. kontratınız ilk yılını doldurmadıysa ev aramaya baslayın.

Değil, cok yüksek. Ev sahibini hakli bulmam bu kadar yukseliste. 1 senede yüzde 222 artacak bir olay yok.

E kabul etmeseydi? Zorla değil ki.

Normal değil.

Normal

Yaparsın yapmazsın ama elbette normal.

Geçen sene 8.50'ye aldığım kefir 25.50 olmuş. Neden normal değil?

Barınma hakkı vb demesin kimse beslenmek de hayati bir ihtiyaç.

Evin kombisi bozulsa, fayansı düşse, banyodan alt kata akıntı olsa, gelecek tamircinin geçen sene alacağı para ile bu senekini kıyaslayınca, normal değil, az bile yapmış.

Ama (kiranın yeniden değerleme zamanları değilse eğer) yasal değil. O ayrı.

Normal değil. %25 yasal sınırdan yapıp geçmeliydi. Kimse kimsenin yatırımını finanse etmek zorunda değil.

benzerini biz yaptik kiraci ile anlasmali uzlasmali sekilde. normal cunku o kiraci ciksa 6 gibi bi sey olur. 3 yaparak vicdanli davraniyor. tr de hicbi yerinde 1350 gibi bir kira kalmadi. ogretmense neden gecinemeyip istifa ediyor anlamadim ogr maasi 9 kusur bir sey?

Normal değil, yasal da değil.

en düşük öğretmen maaşı 12700 tl. bunun %23’ünü kiraya vermek gayet normal bence. istifa muhabbeti bence duygu sömürüsü. yılbaşında özel sektörde hiç kimsenin almayacağı maaş zamlarını alınca istifa fikrini değiştirir.

ha bu arada yasal hakkı %25, 2 katını kabul ettiğine göre geçerli bir sebebi var diye yazdım. yani kabul etmese etmez. ama hesap açısından bakarsak bence bu kira rahat ödenir.

kağıt üzerinde yasal olmasa da bu talep normal. herkesin geliri artıyorken yatırımı ile ev almış olan kişinin de aynı oranda zam talep etmesinden normal bir şey yok.

kirada oturan kişi yasal hakkını doğal olarak talep edebilir ama ev sahibine bu nedenle kötü gözle bakması ya da onu anlamaması çok garip. geliri artarken "bu benim hakkım" deyip kiranın cüzi miktarda artmasını talep etmek ve kendi maaşına aldığı zam oranında artmasının talep edilmesini yanlış bulmak bir nevi fırsatçılıktır.

Peynirin kilosu da 200 lirayı geçti mesela. Bu ne kadar normal? bence hiç değil. Düzgün spor ayakkabı 2000 lira üstü. Lcw'de bir kazak 250 TL. Bunlar da temel ihtiyaç.

herhangi bir ürünü ya da hizmeti almak istiyorsanız piyasa fiyatını ödemeniz gerekir. onun dışındaki seçenekler huzursuzluk getirir ve uzun vadede ev sahipleri bir çözüm bulur. bu olanların ev sahiplerine 1 zararı varsa kiracılara 2 zararı var. bu tavırlardan dolayı birçok insan kiracı çıkınca evini kiraya vermiyor. bu da kiraları daha da arttıracak.

ayrıca insanlar sineğin yağını çıkarmak istiyor. büyük ihtimalle başka ev baksa 3000'e bile bulamayacak. piyasanın altında oturuyorum diye düşünmüyor neden 1600-2000 lira ödemiyorum diye düşünüyor.

ben şunu anladım. akp bu ülkeye az. istediği kadar hukuksuz olsun eğer bir olay kendilerine çıkar sağlıyorsa insanlar bunu savunuyor. seçim sonuçları ne olursa olsun bu ülke değişmez.

bir de durumun saçmalığını şöyle görebilirsiniz. mirket'in dediği gibi eve tadilat yapılması gereksin. ev sahibi 16200 lira kira alıyor yılda. sağlam bir tadilat yaptırsa daha fazla tutacak. neden tadilat yaptırsın? olası bir tadilat durumunda kiracı evde otursun diye para harcamış gibi olacak.

Öncelikle en düşük öğretmen maaşı 12700 tl değil. Gaza gelmeyin hemen. 9-9.5 civarı maaşları var ek derssiz. Ek dersle 11.5-13 arası değişiyor.

Zamma gelirsek,
Baktığında normal ama yasal değil. Biz yasal olmayan şeyleri normalleştirmeye çok alıştığımız için sorunlar yaşamaya devam ediyoruz. Hadi hükümet suçlu %25 ne dedin. Yine Tüfe/Üfe oraninda olmalıydı. Hayat pahalılığından bahsetmiyorum dikkat ettiyseniz. Kanunilikten bahsediyorum.

Allahtan Avrupa'da yaşıyorum da ev sahipleri peynirin kilosu kaç oldu falan diye gelmiyor. Devlet ne açıkladiysa onu yapiyor, aidat sene sonunda fazla odendiyse geri iade ediyor falan. Enflasyonun yarisindan az zam yaptilar, bitti gitti.

Geçen müdürle konuşurken kira vs konustuk. Fransa'da asla ev alıp kiraya vermem çünkü kiracilarin çok fazla hakkı var, misal bir kiracıyı evden çıkarmak iki üç sene dedi. Bu sebepten bu riski hayatta almam dedi.
Türkiye'ye geliyoruz, yasaları önceden bilen (yani kiralarin peynir kaç kat artmış diye artmadigini bilen) kisiler "ben neden canımın istediği zammi yapamıyorum" diyor. E evi alırken zaten caninin istediği zammi yapamayacagin, 5 seneden önce dava acamayacagin, 10 seneden once evden cikaramayacagin belliydi. Hem risk alip hem de riskten şikayet etmek çok komik.

Bana göre istenen zam çok yüksektir. Türkiye'de hesaplanan enflasyondan daha yüksek zam isteyen adama gülerim. Kisi vermezse haklıdır. Ha ev sahibi isterse yüzde bir milyon ister, kendi mali. Ama verememek kiracinin hakki ve kiracının vermemesini yasal haklarla korumak da devletin görevi.

Kiraci bunu hakki varken kabul ediyorsa o zaman neden agliyor onu da anlamadim.

Açıklanan komik TUİK enflasyon oranı ve saçma %25 kararına göre yasal değil ama geçtiğimiz yılda gider kalemlerdeki artış orana bakacak olursak normal (hatta normalin altında).

fazlasıyla normal. 3000tl para değil bu devirde.

yasal bile olmayan bir şeye ne güzel normal diyorsunuz ya. arıyorum 155'i şimdi.

Cok rica ediyorum o maasi bizzat almayan kimseler, a haberi izleyip en dusuk ogretmen maasi 12.700 falan yazmasin. Burada yeni goreve baslayan ogretmen arkadaslar vardir. 10 bini goremiyorlar henuz.

Ikinci olarak da Avrupada soyle oluyor diyen logisticmanager arkadas icin de, Turkiyede yasayip, 1300 tl kira alip, %25 zam yapmasini diliyorum bigun. Isin icinde olmayip ordan konusanlarin agzina gercekten kurekle vurasim geliyor.

@balpolen; son cümleyi okumamis sayiyorum, seviye düşmesin diye.

Burada birçok kere yüzde 25'in haksız olduğunu ve yanlış olduğunu söyledim, cevap verdiğim önceki duyurularin hepsinde var. Bana göre önceki sistem neyse devam etmeliydi, bu sadece mevcut hükümetin kendini kurtarma cabalari.
Bu devam etseydi ev sahibi yüzde 222 zam falan alamazdi. Haliyle bu zammin normal bir tarafi yok.

Türkiye'de ailem var, malimiz var ama kiracı ile uğraştığımiz bir şey yok çünkü riskini bilmiyorum. Kiraci ile ugrasacak bir olaya girmem.
Bildiğim için de hem riski alip sonra da ağlamıyorum (bunu gene yüzde 25 için demiyorum. Istediği yüzde 200luk zammi yapamadığı için aglayanlara diyorum).

@logisticmanager çarpıtıyorsun. avrupa'da enflasyon %10 oldu millet ayağa kalktı. burada ona enflasyon bile demiyoruz. burada da %10 enflasyon olsun ev sahipleri sorun etmez.

ayrıca ev sahipleri zam yapmıyor. zaten enflasyon oranındaki zam, zam değildir. sadece gerçek enflasyon ederinde artış istiyorlar. bu da en doğal hakları. zaten yasalarla korunan da bu. peki sorun ne? hükümetin enflasyonu çarpıtarak açıklaması. doğal olarak ev sahiplerinden kiracılara servet transferi yapması. hükümet gerçek rakamları açıklasa kiralar büyük oranda ev sahiplerinin talep ettiği noktada olacaktı.

artan ev kiraları için ev sahiplerine kızan yoğurt fiyatları artıyor diye bim'e de kızıyordur. aynı mantık.

Son cumleyi okuyabilirsin. Buraya gel, burda yasa, burda kazan. %25 zam yap, sonra konus.

Genel yaşam pahalılığına sesini çıkarmayıp da ev kirası pahalı demek fırsatçılığın kendisidir.

Ülkede 15 milyondan fazla mülteci ve ne idüğü belirsiz insan var. Bu adamlar ödüyorlar işte bu kiraları. Avrupa'da yaşayan arkadaşın ülkesine gelemeyenler Türkiye'ye geliyorlar. Buna sesini çıkarmıyor kimse.

%25 olayına gelirsek bu piyasayı daha da berbat hale getirdi bence. Bir şey baskılarsan, yasaklarsan daha da artar.

Kesinlikle balpolen +1 diyorum. Gel burada yaşa ondan sonra 1300 liraya ev kiraya ver bakalım. Kiracı çıktıktan sonra evi bakım yaptırsan 30 bin tl masrafı çıkar.

Gene yazıyorum, kaç kere söylemem gerek bilmiyorum ama yüzde 25 doğru degildir, yasal olması doğru olduğuna gelmez. Ki sözleşme yapilirken olan bir kanun olmadığı için de yanlış buluyorum.

Buna ek olarak kira x'mis ne kadar ucuz gibi söylemler sacmadir, çünkü kiraya ilk başta karar veren ev sahibidir ve hataysa onun hatasidir. Kafasina silah dayatilmadiysa ya da devlet karariyla 1350 denilmediyse önemsiz bir detaydır.
Ardından bir sozlesme imzalanmistir ve trilyon yıldır bu sözlesmenin şartları bellidir; ev sahibi canının istediği zammi yapamaz.

Istenen zam; %222
Tufe 12 ay; %65. Tüfenin 3.4 katı.
Yi-tufe 12 ay; %122. 1.81 katı.
Enflasyon; %85. 2.61 kati
Enag enflasyon; %185. 1.2 katı.

Kısacası kişinin istediği zam orani her hesaplamada yüksek. Alın devletin kurumu olmayan enag'a göre bile kişi yüzde 20 daha fazla kira istiyor.
Bu verilerle ne yaparsaniz yapın. Yüzde 222 normal denildiği ortamda ben de yüzde 25 yapan adamlara haksiz diyemeyecegim artık. Elini versen kolunu alacaklar belli.

@logistic tamam hadi ev sahipleri biraz ipin ucunu kaçırdı. en azından %185 olmalıydı. sorun bu zaten. kiracılar buna laf ediyor. %222 değil de %185 istese kabul edecekler miydi? tüfe hesabı olarak hükümetin verilerini kullanman doğru değil.

tüm bunların dışında şöyle bir durum var. sonuçta serbest piyasa. ev sahipleri beklentileri olan kazancı elde edemeyince piyasadan çekilir. ve bir işte bir tarafın rızası yoksa uzun vadede bir çözüm bulur. kısa vadede bir şey yapamaz ama uzun vadede muhakkak bir çözüm bulur. bu yüzden ev sahipleri ile anlaşmak kiracıların yararına olur. en fazla 1-2 yıl ucuza otururlar sonra da daha da artan kiralardan dolayı daha fazla ödemek zorunda kalırlar. yani eninde sonunda kiracılar piyasa fiyatını ödemek zorunda kalacaklar. o yüzden sürekli işi böyle yokuşa koşmaları anlamsız.

Ne kadar enteresan ki Türkiye'de yaşamıyor diye toplasip laf attığınız kişi iki dakikada 4-5 tane veri koyunca hemen değişti ortam. Demek ki bir konuda bilgi sahibi olmak için illa orada yaşamaya gerek yok. Boşuna normal degil demedik, bilgimiz farki fikrimiz oluyor.

@nick bulamadim;
Yüzde 185 olmali miydi? Eğer açıklanan enflasyon böyle olsaydi; evet. Aciklanmadi; o zaman hayır. Bu noktada iki tarafın tepki göstermesi gereken yer belli.
Kiracilarin almadığı zammi ev sahiplerine vermesini beklemek acikcasi minnosluk olur. Ev sahipleri istedigini isteyebilir ama yasalar neyse onu alır. Yani bu risk zaten 10 sene önce de biliniyordu. Bana göre tek sorun yüzde 25 olayı. Onun dışında imzalanan neyse ona uyulur ve bunda bir sorun varsa bunun çözümü "kiracilar da anlayisli olsun" beklentisi değildir çünkü ben bir senede yüzde 185 zam alan kişileri anca duyuruda görüyorum. Onun dışında Türkiye'de yasayan tanidiklarimdan hiçbirinde bu yok, olmadığına göre bu insanlarin da kirasini iki kati yapmasını beklemek garip bence.
Ki bu arada bu enflasyon doğru açıklanmıyor olayi taa 2018-2019 yılından beri var. O dönemler de böyle olurdu, ha belki aynı fark değil ama gene de ciddi bir fark vardi. O dönemde de yasalar belliydi, risk belliydi. Bunu bile bile hala ev satın alip kiraliyorsa kişi, ben neden sürpriz yumurtadan çıkmış bir bilgi gibi davranildigini anlamadım.

isi yokusa sürmek neden anlamsiz bilmiyorum. Benil derdim yok ama ülkede milyonlar sefalet içinde. Bu insanlar için 3-4 sene daha ucuza oturmaktan daha mantıkli bir yöntem yok. Geçen burada da yazmisti biri yok işte daha ucuz yerde yaşayacaklar falan; İstanbul'da misal ucuz yer yok. Geçen baktım 3 bin lira kiraya şehir merkezine 2.5 saatte olan yerler var toplu taşıma ile. Bunu çekeceğine kişi bu sefaleti 3-4 sene daha öteler sonra ne olursa olur. Doğru yanlış demesem de bunun mantıksız olduğunu söyleyemem. Sonuçta ev sahipleri de şu an ellerinde ne varsa yapmaya çalışıyor (kiralari bilmem kaç kat yüksek tutmak, tahliye taahhütnamesi almaya çalışmak vs). Iki tarafta elinden geleni yapmaya çalışıyor.

Bedava bence. Daha aşağısına oturmak ev sahibinin malını gasptır.

asgari ucretin 7 bin, 8 bin hatta 9 bin olacagi konusuluyor. 3000 lira kira cok uygun. korkunc bir enflasyon donemindeyiz ama kafa olarak uyum saglayamiyoruz yeni rakamlara. aynen paradan alti sifir atilinca milyon, milyar kullanmaya devam etmemiz gibi.

1350 azmış ama 3000 de çok. Küçük şehir diyorsunuz bir de. 2500'de anlaşın.

senaryo şu görünüyor : ev sahibi kirada, sizin oturduğunuz evden başka evi yok, sebebi ne olursa olsun kendi evine geçek istemiş.

kişisel görüşüm : ne kadar kendinize göre haklı neden öne sürseniz de, ev sahibinin kiradayken kendi evine geçme talebi olduğu için her durumda davayı kaybedeceksiniz gibi görünüyor.

"ev sahibi tahliye davasını kazanırsa, aynı koşullara sahip tüm kiracılar kapı önünde bulur" demişsiniz ama kanun karşısında zaten bahsettiğim senaryoda ev sahibi haklıdır.

çok benzer durumdayım. takip etmek için yazıyorum.

sizin maddi durumunuzun veya kirayı düzenli ödüyor olmanızın falan bir önemi yok. olması gereken düzenli ödenmesi zaten. ev sahibinin başka evi var mı ve eve ihtiyacı olduğu iddiası samimi mi değil mi bakılacak tek şey bu.

evi olup olmadığıyla ilgili bir şey belirtmemişsiniz ama diğer yazdıklarınızdan anlaşılan ev sahibiniz bu davayı kazanır. tüm detayları değerlendirebilmesi için bir avukata danışmanızda fayda var.

arkadaşların yazdığı 1. ve 3. yoruma katılıyorum. kirayı zaten günü gününe ödemeniz gerekiyor, üstünüze düşen bir görevi yapmak sizi örnek kiracı yapmaz. keza tüfe kadar zam yapmak zaten ev sahibinin kanuni hakkı, o zammı siz kabul etmediniz, kanunlar sizi o zammı kabul etmeye zorluyor zaten. maddi durumunuzun yeterli olması vs de sizin sorununuz. kanatlı kontun müşfik öpücüğü'nün belirttiği gibi, davada ancak ev sahibinin eve ihtiyacı olması durumuna bakılır, eğer gerçekten varsa da tahliye talebi kabul edilir. adamın da o şehirde başka evi yoksa yüksek ihtimalle haklı bulunur. hem kiracı hem ev sahibi rolünde benzer şeyler yaşamış biri olarak bana sorarsanız uğraşmayıp, karşı taraftan bir taşınma parası talep edip evi tahliye etmeniz yapabileceğiniz en mantıklı şey olur.

Benzer durumdayız. Şu an ihtarname aşamsındayız. Bana sorarsanız çıkmayın. Zira onun kiracı olması sonucu çok değiştirmez. O da en fazla kanuni zam oranı % 25 zammı yapar geçer. Diğer yandan kiracıdır ama başka ev yada evleri yada bankada parası vardır. En kötü senaryo da dava minimium 1.5 2 yıl sürer. Bu süre de sizde % 25 den ödersiniz kiranızı ve dava masraflarını çok fazlası ile karşılamış olursunuz. Ama her durumda bir avukata ihtiyaçonız olacak

ev sahibinin o şehirde sahip olduğu başka ev yoksa ev sahibi davayı kazanır. bütün masrafları da siz ödersiniz. siz zaten yükümlü olduğunuz ödemeyi(yani kirayı) yapıyorsunuz. bunda örneklik ya da artı bi durum yok.

@altinci nesil çaylak , @roket adam

Öncelikle teşekkürler. Örnek kiracı örneğini vermemin sebebi kanunen olması gerekeni uygulayıp bir de çok matah bir şeymiş gibi gösterme gayretinden değil, ülke konjonktürü içinde gayet olumlu bir durum gibi algılanabilir düşüncesindendi.

Ayrıca, ev sahibi olup taşınmazını barınma ihtiyacını karşılamak yerine kiraya vererek başka bir taşınmazda kiraya çıkmak, kendim ev sahibi olsaydım da düşüneceğim üzere, riski göze alıyorum demekle eşdeğer. Zira kiracının herhangi bir taşınmazı bulunmamakta,oturduğu meskeni bir yatırım aracı olarak görmeyip tüm kurallara harfiyen uymakta. Nasıl ki bildiğim kadarıyla Almanya'nın bazı bölgelerinde taşınmaz satın alan ilk 10 yıl satış yasaklı ise (piyasada oluşabilecek fiyat artışını önlemek, kısa vadede al sat mantığıyla bu sektörün yatırım aracı olarak görülmemesi algısını aşılamak) burada da pek tabii ilk 10 yıllık süreci kiracı lehinde değerlendirmek söz konusu olabilir.

"E herhalde ev sahibi tahliye edecek" gibi bir sartlanma hissettim sizin yanıtlardan, tuhaf geldi açıkçası.

valla dostum seni anlıyorum ama burası almanya değil, kanunlar da belli, net ve durum da ortada. aslında yoruma açık bir konu yok yani. haklı ya da haksız kişiyi aramaya çalışmıyoruz, bir şartlanma yok. ilgili yasal düzenlemeler neyse onu yazıyoruz.

bu arada dediğin gibi bir kanun bizde de var zaten, ev alıp, ilk 5 yıl içinde fiyatı artırıp evi satarsan çok ciddi bir rant vergisi ödüyorsun, yerine göre 200-300 bin liralara çıkıyor bu rakamlar. ama kanunlar başka kalacak yeri olmayan bir ev sahibini de korumak durumunda takdir edersin ki.

kirayı geri göndermesinin yasal bir karşılığı var mı ki acaba

bi güzel yeseydin enayi parası diye

kiracı rolünde benzer bir durum yaşadım.
açılan dava yaklaşık 1.5 yılı devirmiş iken kendi isteğimle taşındım.
dava sonuçsuz kalınca 2500 lira gibi bir miktar ödedim karşı tarafın avukatına.
ödediğim 2500 lira iki aylık zam bedelinden daha azdı ve o yüzden benim için oldukça mantıklı bir süreçti.

burada önerim 25% ile devam edin ve bırakın dava devam etsin. teklif ettiğiniz 50% arttırımdan geriye kalanı da bir köşede saklayın.
dava sonunda kaybederseniz taşınma ve mahkeme masrafı için kullanırsınız.

ev sahibinin başka evi yoksa davayı kaybedebilirsiniz ancak bu durumda dahi önerdiğim yöntem ile karda olacağınızı düşünüyorum.
tamamen matematik.

Ev sahibinin oturduğu evin kirasının artması, kiracısını tahliye edebileceği anlamına gelmez.
Dava muhtemelen sizin lehinize sonuçlanır.

İhtiyaç nedeniyle tahliye davası sanıldığı gibi kolay bir dava değil, başka evim yok o yüzden bu eve ihtiyacım var diyerek kiracıyı tahliye edemez ev sahibi.

Geçerli diye biliyorum. Çünkü o ildeki tek konutu ve de geldiğinde kendi evinde kalmak istemesi de kabul edilebilir sebepler.
Ayrıca evi neden boşaltmıyorsunuz? Geçen seneden söylemiş ev sahibiniz

birebir aynı sürecin ardından aynı nedenle mahkemeliğiz şu an ev sahibimle. ilk duruşma bu ayın sonunda bakalım bekliyoruz. avukatın söylediğine göre davacının samimiyetine bakıyormuş mahkeme heyeti. daha önceki isteklerinden asıl amacının sizi çıkarıp yeni birine daha yüksek bedelden kiraya vermek olduğuna dair bir savunma ile kazanırız ama en az 1 sene sürer dedi.

siz de çıkmayı düşünmüyorsanız bırakın mahkemeye versin. sizi çıkarttıktan sonra başka birine 3 yıl boyunca kiraya veremeyeceğini yoksa size tazminat ödemek zorunda kalacağını hatırlatabilirsiniz eğer numara yapıyorsa.

İkamet etmediği yerde ev istemesi hukuki değildir gibi geldi bana ama herhalde hukuki olarak gri bir alan.

Sizi mahkemeyle çıkarırsa 3 yıl evi kiraya veremeyeceğini hatırlatın.
Konuyu daha iyi anlatabilmek için kiranızı 36 ile çarpın.

Mesela 2500 lira kira veriyorsanız "3 yıl boyunca evi kiraya veremeyeceğiniz için bugünün parasıyla 90 bin TL zararınız olacak ev sahibi bey, gerçekten o kadar fazla otel parası harcıyor musunuz?" diyebilirsiniz mesela.

@Biven
5 senedir kira ödemelerini aksatmadan yapan, tefe tüfe oranlarının üst limitinden artışını yapmış bir kiracıyım. Yine de aynı sitede dahi evler mevcut kiramın üç katından fazla duruma gelmiş durumda. Güncel kira bedeli ile arada fark olmasa dahi öyle ha deyince ev bulmak ve taşınma süreci size kolay mı geliyor bilmiyorum. Bana gelmiyor. Konunun muallaklığı hukuk konusunda uzman arkadaşlarımın yorumlarından da belliyken emlakçı ev sahibinin talebini dile getirdi diye sorgulayıp soruşturmadan çıkmayacaktım tabii ki. Üstelik artan kiralar nedeniyle bahanesi geçerli olmasa dahi kiracıyı postalayıp evi yeni birine bağlamak için can atan ev sahiplerinin varlığı mit değil.

@hadsafhada
Sözleşme sonuna kadar bekledikten sonra mı konuyu mahkemeye götürmesini söylemiştiniz? Aynı nedenden kastınız tam olarak nedir, sizin ev sahibi de mi yurt dışından ara sıra geri geldiği için sizi çıkarmak istediğini belirtmişti? Yani ev sahibinin düzenli bir mesleği var orada. Geçtiğimiz 4 senede bayram seyranda geldiğinde otelde kalmak zorunda kalması problem olmuyorken bu sene kiralar yükseldikten sonra konforunu düşünmeye başlaması şüphe uyandırdı bende de elbet. Teşekkürler yanıtınız için.

@michael_knight
Gri görünüyor maalesef. Emsal bir tahliye davası geçmişi olan bir avukat filan denk gelir belki diye sordum işte. Nedeni gerçek ise tartışmaya açık, artniyetli ise de tebligat göndermeden senelik en yüksek kira artış oranından fazla artış yapmam için diyaloğa girmeye tenezzül etmemiş olabilir. Teşekkürler.

ev sahibi haklı direk. adamın ikametgahının o şehirde olup olmaması bir şeyi etkilemez.

@faaip de oiad
İkametinin aynı şehirde olmamasından ziyade ihtiyacının devamlılığı ile ilgili tereddüt söz konusu. Her sene düzenli olarak geldiğini ve belli bir süre kaldığını ispatlaması gerekir denildi bana. Bir de tebligata bu girmemiş ama emlakçı aradığında Covid döneminde kendi evinde kalmak istediğini öne sürmüştü. Covid bu tip tahliye davalarında sebep olarak gösterilemediği için zaten kale dahi almamamı söylemişti bir avukat o zaman. Ev sahibinin avukatı tebligatta bunun geçerli bir bahane olmadığını belirtip çıkartmış muhtemelen. Talebin samimiyetini sorgulatıyor bu durum ama telefonda konuşulan, belgelenmemiş bir şeydi. Sonuç olarak, öyle ya da böyle konut ihtiyacının gerçeklik ve samimiyetini ispatlamakla mükellef olacak. Bakalım artık.

"Kiralayanın bu konut veya işyerine olan ihtiyacının zorunlu, samimi ve devamlı olması gerekir. Devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilmemektedir."

Ek 1: Konu ile ilgili paralelde okuma yapıyorken bir makalede şimdiye kadar gördüğüm en net ifadeye ulaştım, daha sonra okuyacaklar için aşağıya bırakıyorum.

"Yurt dışında yaşadığı halde sadece yıllık izinlerinde Türkiye’ye gelen ve kalacak yerleri olmayan kiralayanların da tahliye ihtiyacı gerçek, samimi ve zorunludur. Her iki durum da kiralayanın kendi evinde kalma ihtiyacı, kiracılık hakkından daha üstün tutulması gereken mülkiyet hakkıyla bağlantılıdır (Zevkliler ve Gökyayla, 2013: 342)."

"Yurt dışında bulunan kiralayanın konut ihtiyacı sebebiyle açtığı tahliye davasında yurda kesin dönüş yapmış olması koşulunun aranması gerekmediği, asıl önemli olanın ise yurda kesin dönüş yapılmış olup olmaması değil, kiralayanın konuta gerçekten ihtiyaç duyup duymadığı başka bir ifade ile konut ihtiyacının gerçek ve samimi olup olmadığıdır. Bu nedenle kiralayanın ihtiyacının gerçek ve samimiliği konusunun üzerinde durulması gerektiği, ancak bu takdirde hem kiralayan hem de kiracı açısından en sağlıklı kararın verilebileceği kanaatindeyiz."

(6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda Konut İhtiyacı (Gereksinimi) Sebebiyle Tahliye - Metin Pehlivan)

Ek 2: Bu da kiralayanın yurt dışında ikamet edip ara sıra gelme durumunun yaşandığı davalara çıkan kararların çelişkileri ve göz önünde bulundurulan kriterler üzerine.

B.1. İhtiyaç Kavramı'nın altını okuyabilirsiniz.

(www.ticaret.edu.tr)

"... Türkiye'ye geliş-gidiş sayısı, ülkede kalma süresi, kullandıkları konutun ihtiyaçlarına cevap verip veremediği gibi hususlar göz önünde tutulmalıdır."

Ev sahibin haklı diye düşünüyorum, çünkü ortada bir barınma ihtiyacı söz konusu ve adamın bu barınma ihtiyacını karşılayabileceği başka bir evi yok. Bunu kolaylıkla ispatlayabilir, geliş gidişlerinde kaldığı gün sayılarını ve alternatif olarak otelde kalsaydı vereceği paraları alt alta yazdığında zaten gayet mantıklı bir tablo ortaya çıkıyor. Sonuç olarak ev sahibinizden ziyade size bir masraf çıkabilir bu işin sonunda.

enteresanmış. çok yüksek olasılıkla ev sahibi yurt dışından geldiğinde evi ikamet etmek için kullanacak; ikamet etmediği zamanlarda da emlakçı aracılığıyla airbnb ve benzeri şekillerde kazanç kapısına dönüştürecek. ev sahibi için sizin evi boşaltmanız win-win bir durumken sizin için pek öyle değil gibi. hukuk ne diyecek meraktayım.

Bi girilip çıkılır :)

Girilir.

Süper olur.

Girilmez. Yani girersin ama öyle uzun uzun takıliyim olmaz üşürsün. Kaşta deniz yazın bile soğuk.

Kişiden kişiye değişir. Nisan'da Bozcaada da denize girmiş biri olarak Kaş bana hamam suyu. 20 derece demişsiniz. Asos midilli civarı Ağustos ayında bile o dercelerde.

ben aralık ve ocakta giriyorum rahatça. her türlü girerim mayısta da

Denize serinlemek için girilir, sıcak su isteyen hamama gitsin :)

Bugün bile girilirdi, hava pazar günü 30 derece.

Geçen sene -ki havalar daha iyiydi- gir çık yapıyorduk.

basit kayar kapılar ile hem ses, hem de mahremiyet sağlayamazsınız. ya duvar içi olacak, ki o geçmiş; ya da kasalı kayar kapı yapacaksınız, o da kaliteli aksesuarlar ile ekonomik olmayabilir. onun yerine katlanır kapı düşünebilirsiniz.

izolasyonlu akordeon kapı düşünebilirsiniz. sürme kapılar banyo için pek kullanışlı degil.

banyo icin pek kullanisli degil. yasadigim ulkede surgulu kapi meshur. benim de uc odamin kapisi surgulu ama banyo degil. halbuse banyo da olsa mantikli olurmus cunku kapinin arkasi olu alan biraz. ama gel gor ki surgulu kapi ac kapa icin gurultulu biraz. arkadaslarimda surgulu banyo da gordum onlarin kapilar tam kapanmiyor bile.

ha yag gibi kayan varsa belki olabilir (benim odalar aslinda yag gibi kayiyor ama yine de kullanisli degil) ayrica nemlenir siser filan. biraz ile kapanmamasi sorun olur acikcasi.

akordeonlar daha da beter bence. camasir makinesine baska yer baksaniz?

kayan kapı, doğru ve kaliteli ray ve ray üstünde yürür araba malzemeleriyle yapılırsa çok ama çok uzun süre (>20 yıl)sıkıntısız çalışıyor. mahremiyet kısmı biraz sıkıntılı olabilir, bir parça daha çok ses dışarı ulaşıyor.

kapandığı kısmı bir miktar yuva şeklinde açılır da kapanınca oraya yerleşirse daha iyi ses yalıtımı olur. kapının altında ve içine doğru ilerlediği kısımda fırça kullanmak da epey işe yarar.

kurtardığı alan ise paha biçilemez.

Banyoya sürgü mantıklı değil +1

Marketlerdeki "laylon" akordiyon kapılar da tırt, banyoda o da olmaz.

Normal bir kapı düşünün, banyo için kanat 70 cm dir. Bunu dikine ikiye keserek imalat yapacak usta, iki tane 35 cm kanat olacak.

Bu iki kanat ortadan birbirlerine menteşelenecek, bir tanesi de kasaya. Ön kapıya üstten bir saplama gibi bişey olacak ve üst kasaya bu saplamanın kayması için kanal açılacak.

Sonuçta tarihi telefon kulübesi ya da eski otobüs kapıları gibi ortadan katlanan kapı olacak.

Görsel bulursam eklerim.

Giderseniz uygun yollu havuzsuz ama aşırı merkezi otel olarak KuytuTerrace öneririm. Bana kalmak nasip olmadı ama sahipleri müthiş insanlar iki genç çift..

Eğer Yarımadada kalayım uçsuz bucaksız deniz manzarası olsun derseniz geçen hafta kalıp aşırı memnun olduğum Jackey butik oteli tavsiye ederim. Müdürü Umut Bey'e antalyalist instagram hesabından selamımı iletin :)

2 yılda bir tatilimizi mutlaka kaşta yapıyoruz, hotel sonne, çok çok çok memnunuz ama bu yıl fiyatları ne oldu bilmiyorum :(

kaputaş yarım günlük bir olay, denizi de dalgalı ama foto çekinmek için gidilebilir.

her gününüzü bir başka koyda geçirirsiniz, büyükçakıl, küçük çakıl, hidayet koyu, bir gün limanağzına gidersiniz (teknelerle gidiliyor 4-5 tesis var tekneler sırayla herbirinde duruyor hangisinde isterseniz onda inersiniz)

ayrıca tatil gününüz belli olduğu anda mutlaka zaika 'da rezervasyon yapın, aylar öncesinde açılıp açıldığı gibi bitiyor, kaştaki saçma sapan mekanlarda ortalama mezeler yiyeeceğinize zaikadan çok daha memnun ayrılırsınız.

tekne turunu da öneriyorum, koy koy gezmek çok güzel oluyor, hemen hemen hepsi aynı aslında..

5 yildir her sene kaş'a niyetlenip bir turlu gidemiyoruz. gidebilsek 8 pansiyon'da kalicaz ama iste şartlar... bir bakabilirsiniz guzel bir yer. uzum kizi meyhane'de yemek yemistik orasi da hem lezzet hem manzara olarak guzel bir mekan, tavsiye ederim.

ceylan boutique house, hideaway, payam daha önce kalıp memnun kaldığım yerlerdir. bana sorarsanız merkezde kahvaltı dahil herhangi bi pansiyonu tercih edebilirsiniz. hideaway biraz eski ama hizmet çok iyi ve en uygun fiyatlı yerlerden biriydi.

tekne turu kaptan ergun. merkezde çınarlar beach veya ikinci seçenek olarak derya beachte bütün gün geçirebilirsiniz pizza, kokteyller vs çok güzeldir.

kaputaşa sabah erkenden gidip takılıp günün diğer yarısını patara'da geçirebilirsiniz. bence de kaputaşa çok zaman ayırmayın çünkü zaten çoluk çocuk cümbüşlü bir yer. 3 saat takıl çık :) patara'ya piknik için malzeme alıp gidebilirsiniz oranın tesisi de kötüdür ama kumsal çok büyük. biraz uzaklaşıp serin serin beyaz şarap içmek hoştur :))

kaş'a gittiğimde çoğu zaman ev tuttum ama kale otel ve gülşen pansiyon'da da kaldım. iyilerdi. özellikle kale otel'i tavsiye edebilirim. kaş'ta pek çakal esnaf yoktur, mağdur etmezler zaten.

araba varsa kaputaş, xantos ve patara'ya gidilebilir. kaputaş'a bir iki saat ayırmak yeterli, küçük ve dalgalı. xantos antik kent. patara da türkiye'nin en uzun kumsallarından ve denizi çok sığdır. ama işletme yok gibi bir şey. malzemeyle gitseniz iyi olur. araba yoksa bunları safari arabalarıyla paket halde bir günde yapan turlar var, onlara bakarsınız.

en az bir günü limanağzı'nda geçirin (ben en çok nuri'nin yerini seviyorum.) bir günü de kekova turuna ayırabilirsiniz. bir gün batımını yanınıza şarap ya da bira alıp tiyatronun tepesinde geçirin. son olarak zaika konusuna katılıyorum. gitmeden mutlaka rez yaptırın. türkiye'de yediğim en güzel et olabilir.

Tekne turu kesinlikle yapılmalı ama kekova'ya minibüsle getir götür yapıp turu ordan başlatanları seçin. hem küçük tekneler hem de müzik vs yok. Fiyatları yükselmiştir büyük ihtimal ama Luvikaş'ta kalmıştım. baya memnundum.

Payam ve sonne'de kaldik ikisi de iyiydi. Payam'i daha cok begenmistik.

Dalis yapmak guzel olur, liman agzi - hidayetin koyu - buyuk cakil sevilen yerer. Instagramdaki tum arkadaslarim kas'a gidince derya beach'e gidiyor, bilemedim nasil bir yer. Kekova turu da hos

Yemek yenecek-gidilecek yer olarak; zaika, nereid, barselona, dejavu oneririm.

kaş'a gidince bi tek Mavi Kıyı'da kalıyorum. diğer hiç bir yer o rahatlığı veremedi. Canan abla ile Yurdakul abi, işletmeci mantığından ziyade aile mantığıyla işlettiği için inanılmaz rahat ve güzel geçiyor. Bir de konum olarak sakin bi sokakta. gürültü vb. hiç olmuyor.

en.mavikiyisuites.com

yazilmis, kesinlikle sonne derim baska bir sey demem. abimler de biz de onlarca kez gittik, cok cok iyidir.

Ekonomik sorun tabiiki. 2017 de ki kurdukları takımda zamanında 2017 yılı euro ortalaması 3.65 TL imiş.
Bu bile başlı başına yeter maliyetler açısından. Ayrıca çok kritik zamanlarda sakatlıklarda vurdu feneri.

Belli oranda küçülmeye gidileceği zaten başından belliydi. Bazı oyunculardan da verim alamayınca bu sonuç çıktı, ki bence eurolig'deki sonuç yine de bu kadroyla büyük başarıydı. tabi guduriç'in ekstra katkısı oldu sezon ortasında gelişiyle.

barthel, melih vb. çöpler de katkı vermeyince...

tabi ki bütçeyle alakalı ama bu süreçte. yani obradovicin olduğu süreçte de fb ligde ne kadar oyuncu varsa topluyordu. 2015te ksk şampiyon oldu, barış herseği aldı 3 sene boş boş yedekte oturttu. şimdi de kenan sipahi var boş boş oturuyor. aslında fenerbahçe kadrosu gayet geniş ancak boş paralar harcandı.

aslında efes karşısında bu durumlara düşecek bir kadro değil. isim olarak bakarsak barthel ve ulanovas oynadıklarının çok daha fazlasını verecek oyuncular. vesely ise cska maçındaki olaydan sonra kafa olarak sezonu bitirmiş.

fenerin kadrosu bence yeterince geniş. ama takım kimyası yok. ligde oynayabilecek, düzgün yerli oyuncuları yok.
de colo ve guduric dışında hepsi gönderilmeli takımın. efesin 3 yıl önce yaptıgı gibi 8-9 tane yeni, kendini ispatlama peşine olan, iyi karakterli oyuncularla yeni bir takım kurmalı.

merhaba

4-5 yıl kadar önce halihazırda tamamlamış olduğumuz betonarme binanın en üst kattaki çatı dubleksine müşterinin isteği üzerinde ekteki fotoğraftaki çalışmayı yapmıştık, bu tür bir şey yaptırmak istediğinizi tahmin ediyorum.

pasteboard.co

bu binada çatıyı yaparken elektrik tesisatının geçebileceği ince bir metal karkas kurgulayıp, üst tarafına osb-izolasyon ve kiremit, alt tarafına ise alçıpan levha, sıva ve boya uygulamıştık. son yıllarda yapılan binaların çoğunda çatılar benzer şekilde yapılıyor, ancak daha farklı uygulamalar da mevcut tabi.

bu pencerelerin montajı standart pencerelere göre daha kompleks, ancak işini bilen insanlar ile çalışırsanız pek sorun yaşamazsınız. uygulama esnasındaki en önemli konu izolasyonun korunması olacaktır. mevcut izolasyon üzerinde oluşabilecek küçücük bir hasar bile yağmur sezonu sonrasında çok ciddi başınızı ağrıtabilir. o yüzden işi yapacak kişinin alelade bir ustadan ziyade bu konuda kendini kanıtlamış bir firma personeli olmasını öneririm.

kullanım açısından pek bir dezavantajını duymadım. genelde de ahşap doğrama kullanıldığı için ısı izolasyonu konusunda da bir dezavantajı olmayacaktır. sadece, pencerenin direkt olarak yatak ya da çalışma masası gibi uzun vakit geçirilen alanların üzerinde bulunduğu durumlarda sıcak yaz günlerinin çekilmez olduğunu duymuştum.

daha önce birkaç işimde “fakro” markasının türkiye distribütörü olan bir firma ile çalıştım. yerleri istanbul/ümraniye’de ancak tüm istanbul’a hizmet veriyorlardı en son. gerçekten iş bilen bir ekibe sahip, işini düzgün yapan bir firma. eğer uygulama için görüşmek istiyorsanız, firma yetkilisinin iletişim bilgilerini de size iletebilirim.

Tesekkurler.

Konum İstanbul dışında olacak

velux ve fakro'ya bakabilirsiniz. biraz yukarıda istiyorsanız fakro tercih edin çünkü açma kolu aşağıda oluyor. velux'ün de üst tarafta havalandırma avantajı var. ben genelde velux tercih ediyorum. ek olarak mekanik açılma ya da elektrikli perde gibi opsiyonlar da var. ama düzgün bi çatıcı yapsın. kötü uygulamalarda su sızıntısı olabiliyor. :)

turist olarak gidilebilecek en güzel şehirlerden biri bence. yaşamak da güzeldir diye tahmin ediyorum para sıkıntısı olmazsa, bisikletle kanalların arasından işe gidip geliyorsun, nasıl kötü olabilir ki?

kiralar korku filminden cikma. ev bulmak da oyle. cogu insan giris seviyesindeki islerdeyse sehir merkezine yakin yasamiyor. tek basiniza eve cikacaksaniz, kiraniz maasin %30'unu cok gecmesin. iyi maasla cok zevkli, cok rahat yasarsiniz. tam bir expat cenneti.

Ben de turist olarak gitttiğimde ilk dediğim şey bu şehre kesinlikle bir kez daha gelmeliyim doyamamıştım ki dolu şehir gördüğüm halde

Teklif edilen maaş 90k, %30 rule diye bir şey varmış, aylık 6k civarı net ediyormuş. Bu parayla dünyanın herhangi bir yerinde iyi yaşanır gibi geliyor bana.

Hava kötüymüş. Bir diğer sıkıntı da ofis lokasyonunun şehrin dışında olması. Yani şehir merkezinde yaşayacak olsam 20km uzakta kalıyor iş. İşe yakın yaşasam da asosyal kalırım diye düşünüyorum.

Avrupa'nin en yasanilir sehirlerinden biri. Benim eski calistigim sirketin HQ'su Amsterdam'daydi, uzun aylar gecirdim her ne kadar orada yasamamis olsam da. Kacirmayin gidin. Havasi kotu cidden, kiralar da yuksek ama Hollandalilar ciddi tatli insanlar ve sehir cok guzel, duzenli.

Sehir disinda yasamak problem degil cunku toplu tasim isini cozmus durumda Amsterdam. Her yere ulasim oldukca kolay. Ayrica bisiklet denen hede muhtesem bir sey. Ulasimi dert etmenize gerek yok. Araba kullanicam derseniz o tam kabus ama orasi ayri.

guzel sehir. havasi cok soguk degil ama asiri ruzgarli. soylendigi gibi tam expat sehri. 7den 70'e yolda gordugunuz herkesle ingilizce anlasabilirsiniz. dutch'lar diger avrupalilar gibi soguk kanli degil. guler yuzlu ve anlayisli insanlar. yasam ucuz fakat kiralar baya yuksek ama teklif edilen maas burasi icin yeterince iyi. esin/cocugun varsa bile hayli hayli yeter de artar. eger tek geliyorsan 1500 euro'ya guzel 60-70m2 ev tutabilirsin. sabit giderler arti market masrafin 500u gecmez. geriye kalan parayi keyfine gore harcayabilirsin

6k aylık net ise iyi para. güzel yaşanır amsterdam'da. direk gidin. hollanda pişman etmez.

bence biraz türkiye'deki maaşa da bağlı. türkiye'de 30k kazanıyorsam gitmezdim, altındaki bir mebla için giderdim. 6k euro net çok iyi para.

Amsterdam bana göre Avrupa'nın bana göre en sosyal, en yabancı-dostu, en güzel, en çok İngilizce konuşulan, en keyifli, yaşanır şehri. 1 numaraya koyuyorum. Orada yaşayan yakın arkadaşlarım var genel anlamda memnunlar.

Yalnız 90k brüt ayda 6k net ediyor mu ondan emin misin? Bir sitede hesaplama yaptım 4500 € civarında çıktı. 1500-2000 € arası kira ödemen lazım.

Düzenleme: %30 ruling konusunu bilmiyordum işaretleyince 5793€ gibi birşey çıktı. Gelir vergisinden belli ölçüde muafiyet sanırım. Güzelmiş :)

thetax.nl

@garavel, TR'de maaşım yok, şirket battı :) Sağdan soldan arıyorlar ama 25k üzeri teklif yok henüz, o bandı geçebilmek için yönetici olmak gerekiyor sanırım.

Valla parasında da değilim, sıkıntı çekmesem yeter. Kaç yıldır aynı şehirdeyim, biraz gideyim dünya göreyim diye düşünüyorum.

@Lethe, güzel siteymiş, teşekkürler. Bana da ik'cı söyledi zaten.

Hiç düşünmeden giderdim. Türkiye'nin şartları gittikçe zorlaşıyor ve kötüleşiyor.

merhaba,

Burada arama yapma zahmetine girerseniz, Amsterdam'da yasam ve calisma kosullari ile ilgili dunya kadar bilgi var hali hazirda.

www.eksiduyuru.com

Kislar soguk ve yagisli, yazlar iliman ve yagisli her daim ruzgarli. Eger asosyal degilseniz, baska kulturlere aciksaniz sosyallesmek cok rahat.
Herkesin hayattan beklentisi farkli, arkadasinizin beklentileri ile sizinkisi ortusmeyebilir.

Maas icin taxnl sitesini linklemisler zaten. Oradaki hesaba ek olarak, maasinizdan zorunli saglik sigortasi ve tercihinize gore emeklilik paketi kesilecek. Saglik sigortasi 120 civarindan baslar, emeklilik ise sizin tercihinize kalmis.

Ofisin sehre uzakligindan cok ulasimi onemli. Eger tren istasyonuna yakinsa 20 km sorun degil. Farkli sehirlerde yasayip calismak Hollanda genelinde cok yaygin, ulasim agi bisikletle beraber kullanildiginda gayet yeterli. Toplu tasima kullanmam derseniz gayet uygun fiyatlara arac lease edebilirsiniz, sehir disindaki cogu sirketin bunun icin destegi mevcut. 600-700 civari lease support veren yerler var.

Sikintidan kastiniz nedir, ne degildir siz aciklamadan tahmin etmek zor ama en basta soyledigim gibi site icerisinde arama yaparsaniz buyuk ihtimalle kafanizdaki sorularin buyuk cogunluguna cevap verildigini bulacaksiniz.

su çekmiş

Bir sebepten içerisi su çekmiş. Eğer yaşı da varsa zaman içerisinde taşıyıcı kolonlar içindeki malzemeler çürüyecektir.

ooo "rising damp" alırım bi dal. betonarme ise bina kısa sürede gg. yığma tuğla ise enjeksiyon gerek. temel yalıtımı neydi? emekti.

Bahçe ortak alan diye geçiyor. Mümkün değil.

Yasal olarak mümkün olsa yapılırdı zaten. Her arsanın binaya izin verilen yüzdesi değilir. Semte sokağa göre değişen bir şey bu. Yasal olarak bunu yapmak isterseniz ya tadilat için yeni proje çizdireceksiniz ya da başka yollar bulacaksınız. Sonra proje onaylanırsa yaparsınız. Diğer türlü yapacağınız her şey kaçak olur. İhbar halinde yıkılır ya da ceza ödersiniz. Mesela son zamanlarda Bodrum belediyesi hiç acımıyor. Kaçakları öatır çutut yıkıyor.

Yıkım maliyetli olduğundan onu da size yükleyebilirler.

Komşularınız olay çıkartmıcaksa kaçak yaparsınız ama benim dediğim gibi kitaba uyduracaksanız proje çizdirmek ve ruhsat aldırmak filan düşündüğünüz gideri çok çok katlar.

eşimin ailesinin site içinde mustakil evi var. kendi bahçelerine beton dökmüşler verandayı büyütebilmek için. belediye yıktırmış sonra :D kendi bahçeleri yani ortak alan değil.

Kesinlikle kaçak yapmak gibi bir niyetim yok. Bu alanda sıfır bilgi sahibi olduğum için sordum. Bu bahçe binanın arka tarafında kalıyor, tamamen kapalı, izole bir alan. bahçeye tek giriş bizim evden, tapuda da bizim eve dahildir diye düşünüyorum ama emin değilim.

Bu proje çizdirme ve onaylatma işi 20m2 bir alan için ne kadara mal olur sizce?

metrekare olarak sizin eve dahil değildir. bahçe bu, kapalı alan değil ki? kaldı ki büyük ihtimalle arsaya yapılacak maksimum oturma alanlı bina yapılmıştır, yasal olarak böyle bir şey yapma hakkınız yoktur.

Teknik olarak mümkün
Yasal olarak değil

Eğer daireye katar ve şikayet yerseniz olaylar olaylar...

babam ilk evimizde bu dediğini yapmştı. tüm apartandan izin aldı önce, sonra belediyeden yasal izinler alındıktan sonra ekleme yaptık. 20 sene kadar önce oldu bu olay. o zaman çok maliyetli olmamıştı.

incitirler adamı. yapmayın.

Sizin durumda alınır bence

Isin dogrusunu bilemem ama ben olsam ayni pozisyonda, 1 sene bekler altinin yukselmesini beklerim. Bu seviyeden satmam.

Hem ev insaatinin ilerleyip ilerlemedigini de gormus olurum (750k oldugundan hareketle, koklu bir firmanin buyuk bir projesi olmadigini varsayiyorum)

Haa bu denklemde kafama tek soru takilir; 1 sene sonra evin fiyati ne olur? Ve de altin o derece deger kazanir mi?

Firma köklü, yaptığı evlerin hepsini tamamlıyor. İl bursa.

2 yıl sonra teslim alacağınız ev için konut kredisi çıkmaz. inşaat halindeki ev için konut kredisi çekebilmeniz için evin yüzdelik bir kısmının tamamlanmış olması gerek. 2 senesi olan bir ev için kredi çıkmaz.

Altın 2 yılda ciddi yükselir. Bu süre zarfında bekleyip kredi işine girmeden alma şansı olur hem de altın,dolar vs. yükselir.

İki yıl sonra taşınacağım ev için 500 bin TL ödeyip bir de 10 yıl boyunca ödeyeceğim 250 bin TL kredi almak bence kötü bir fikir. Evi teslim alana kadar hem kira hem kredi ödeyeceksiniz. Gereksiz stres. Para biriktirip daha iyi fırsatları bekleyebilirsiniz.

ben de en azindan yazi vs beklerdim bugunhn sartlari icin dediginiz gibi hem kredi yuksek hem altin dusuk su an almazdim. ama bir yil sonra sartlar degismediyse yapacak bir sey yok deyip alirdim ama su anda bekleme icin zaman var gibi goruyorum.

dissendium +1
hem kira hem kredi ödeyeceksem olmaz. kendi evimi alıyorsam kira ödememek için direkt yerleşebileceğim bir yer olsun isterim mümkünse.
bir de ev bitmeden tüm parayı teslim etmeyeceksiniz değil mi? aman ha.

Hocam sizin değişkenlerin hepsi sonucu olumsuz etkiliyor.

-2 yıl sonra teslim ev alınmamalı çok çok avantajlı değilse.
-Krediler uçuk seviyede bu oranlarla kredi çekmek çok karlı olmaz.
-Altın düşük seviyede bu fiyattan altın satılmaz.
-O gelirle 250bin lira için 10 yıllık kredi çekmek çok mantıklı değil. Süreyi daha da kısaltmalısınız. Boşuna fazladan faiz ödersiniz diğer türlü.

Bu dönemde eldeki nakitle ev almak mantıklı. Çok güzel fiyat kırabilirsiniz piyasa şu an çok durgun olduğu için. O sebeple elinizdeki paraya göre tamamlanmış bir yer alıp piyasa biraz daha düzelince upgrade etmek için kredi çekmek çok daha makul duruyor.

Ben olsam almam, 500 k ile yatırım yapardım
yatırımdan gelen yıllık temettü(ya da vadeli) geliri evin kirasını rahat öder sanıyorum

kiranız 3 3,5 olsa gelirinizle gayet rahat ödeyebiliyorsunuz
hem kira/gelir oranınız da baya düşük oluyor

ev hazır olsa alın derdim ama ne kadar köklü olursa olsun 2 yıl sonra teslim edilecek eve girmeyin.

firma köklü demişsiniz mesela finansallarını biliyor musunuz? örneğin bankalara ne kadar borcu var v.s.?

çoğu inşaat firması bankadan binayı ipotekleyip kredi kullanıyor, hadi diyelim daireyi aldınız tapudaki banka şerhi yüzünden tapuyu alamama riskiniz var.

50-100 daha fazla verin tapu hazır daire alın. tapu ile parayı takas edin sözleşme v.s. değil.

Ben altinin daha da dusecegini dusunuyorum. Mevcut gelir durumuyla 250yi daha kisa vadeli cekerek alirdim ben. 2 sene sonra ev bittiginde hem kiradan kurtulup hem de geliriniz artmis krediniz sabit kalmisken mantikli bir karar aldigini anlayacaksiniz. Eve kalan para 2 sene idare etmek icin yeterli bence.

Altinla ilgili dusuncem pandemiyle artan altinin pandemi giderken dusmesine dayaniyor.

altinin kisa vadede (3-5 sene) dusecegini veya yukselecegini kimse garanti edemez. yukselmesini beklerken cok bekleyebilirsiniz + emlak fiyatlari artabilir.

Planlarinizi gelecekte su artacak bu dusecek gibi varsayimlar uzerinden degil mevcut durum uzerinden yapin. Bahsettiginiz senaryodaki en buyuk sorun gelirin 2 seneye 10 bine dusmesi.

altın alırım seneyede o evi altından gelen parayla alırım. 500 binim cebimde kalır :)

baya kötü fikir. yapmayın.

Faizler bence sene bitmeden düşecektir. Şimdi çekip yapılandırma şansını cebinizde bulundurmak iyi bir şey. Ama 500 bini 2 sene sonra bitecek eve yatırmak garip. Adam parayı faize atsa 6 bin lira para kazanacak aylık. 6-7 ay böyle yüksek faiz sürse 35-40 bin de öyle karı var.

Şu ortamda 2 sene sonrası eve girilmez.

Müteahhitler çok değişken bir durum gösteriyor. İflas edebilir.

500bin TL az değil. Peşin para çok ciddi pazarlık yapabilirsiniz. Alırsanız da peşin alın, direk taşının...


.

2 sene çok uzun
bütçenize uygun evlere bakın 10 yaş civarı

ben olsam ev almaz. altında kalmaya devam ederdim.

hocam şöyle oluyor,

binanızdan beton numunesi (karot) alınır, demir numunesi alınır. laboratuvarda test edilir. sonra rölevesi (mevcut halinin projesi) alınır ve bu veriler ile bina analiz edilir. kurtarmıyorsa bina takviye perde, kolon mantolama tarzı güçlendirme yöntemleri ile depreme dayanıklı hale getirilmeye çalışılır. bu takiyeler ile depreme dayanıklı hale gelebiliyorsa ve maliyeti uygunsa yapılır. yoksa yıkım kararı alınır.

şimdi sorunuza gelelim. doğru düzgün bir firma yaptıysa öyle baskı ile orta hasar az hasara çevrilemez. çünkü ortada sayılara dayanan bir analiz ve çalışma var. elinizde bir rapor varsa daha somut yorum yapabilirim.

resimlere gelince kolon mesnet bölgelerindeki paspayları patlamış etriyeler gözüküyor. bu etriye aralıkları resimden anladığım kadarıyla yönetmeliklere uygun değil. daha şiddetli bir depremde kesmeden gidecek olan ilk noktalar burası. detaylı inceleme yapmadan nihai karar verilmez ama bu resimlerde binanız tehlikeli bir hasarın kıyısından dönmüş diyebilirim.

güçlendirme çok saçma bir şey. yıkıp yeniden yapmak lazım. sizin durum az hasarlı değil zaten. orta hasar doğru karar verilmiş. düşüreceklerini sanmam.

guclendirme sizin icindeyken olmaz ayrica epey de bi maliyetli.
su an jandarma karakolu isi var elimizde 160 metrekare oturumlu 2 katli. 1.5 milyon maliyeti var. tabii icinde elektrik ve mekanik de var ancak onlarin tutari cok az.
karbonfiber kumaslar her yere olmuyor maalesef. gene guclendirilmesi gerekem perdeler kolonlar olacaktir. her binaya da guclendirme yapmak dogru degil.

Retrofit islerine ilgiliyim, carbon fiber ile guclendirme uzerine baya arastirma yaptim. Benim dusuncem soyle:

Altindaki arac tofas sahin diyelim, 1970 teknolojisi, sen bu araci alip icinde 10 tane airbag koysan, araci carpisma testine soksan, son teknoloji araclarin sagladigi guvenligi saglar mi? Agir bir kazadan kurtulma sansiniz var mi? Araclar kaza sirasinda ikiye bolunuyor airbag koysan ne yazar..

Guclendirme de buna benziyor. Binalar bitik, 5-6 MPa el karimi beton kullanilmis, demirler nervursuz, deniz kumu var, zemin etudu yapilmamis, deprem duvari yok, binalar agir ve hantal, temel sagliksiz, bazi binalarda kat fazlasi var, dogru durust hesap kitap yapilmamis, goz karari ortaya karisik kalfayla yapilmis binalar. Bunun neresini guclendireceksin? Neyi baz alacaksin? Binaya iki deprem duvari koymakla, iki kolonun etrafina carbon fiber sarmakla olacak isler degil bunlar..

Guclendirme isleri yapanlarin roportajlarini izliyorum, yeni bina maliyetinin %20-30'una hallediyoruz falan diyorlar, nasil bunu becerebiliyorlar anlamis degilim. Bu isler yurtdisinda cok ciddi paralar harcanarak yapilir. Cok ciddi muhendislik ve uygulama gerektirir. Cogu zaman maliyeti yeni bina maliyetinin ustune cikar. Yikilmasi imkansiz olan tarihi eser kategorisinde binalar var, bunlar ayakta kalabilsin diye devletlerin neredeyse sinirsiz butcesi ile binalar elden gecirilirken kullanilan yontemler bunlar. Bu tarz masraflarin altindan sade vatandas kalkamaz.

Bina sahipleri orta hasarli denilen binayi az hasarliya cevirecez dediler diyorsunuz, boyle birseyin altina akli basinda hicbir muhendis imza atmaz, atiyorsa akil sagligi yerinde degildir.

Ozetle, binaniz son depremde hasar gorduyse yiktirmaniz en hayirlisi olur.

güclendirme cok sacma diyenler neye dayanarak söylüyorlar bilmiyorum. tartisma yaratmak istemem ama sözlükte de bir üstteki arkadasin yorumlarina benzer cok fazla yaniltici yoruma denk geldigim icin cevap yazma ihtiyaci hissettim.

binanin düsey ve yatay yüklere olan dayanimi birbirinden farkli seyler. eski binalarda bina normal sartlarda ayakta durmakta bir sikinti cekmedigi halde deprem gibi yatay yüklere maruz kaldiginda ayakta duramayabilir. buradan mantikla bina eski bile olsa yeni eklenecek perdeler ile binaniz gayet de depreme uygun hale getirilebilir. örnegin yeni yapilan perdeler deprem yüklerinin tamamini karsilayacak sekilde dizayn edilebilir. mevcut binanin bir sey yapmasina gerek kalmaz yani yeni perdeler calisacagi icin.

güclendirme ise yaramaz yeni bina yapmak gerekir diyenlere sunu sormak lazim: yeni bina yapmaya maddi durumumuz el vermiyorsa ne yapmaliyiz? güclendirme sacmadir demek, kisitli maddi kaynaklara sahip olunan durumlarda (yani her zaman) madem yeniden yapacak kaynaklara sahip degiliz o zaman hicbir sey yapmaya gerek yok demekle ayni kapiya cikiyor.

binayi sonradan depreme dayanikli hale getirmek tabii ki en basta depreme dayanikli bina yapmaktan daha masrafli. yalniz güclendirme cogu zaman binayi bastan yapmaktan daha masrafli demek cok abes. öyle olsa kimse güclendirme yapmazdi.

Çevre ve şehircilik bakanlığı kentsel dönüşüm kapsamındaki binaların yapımı sorasında uygulanan vergi indirimi nedeniyle ciddi oranda vergi kaybı ya da suistimale uğradığını düşünerek teknik anlamda prosedürü esnetti ve bu sayede kaybolan vergileri bina yıkımından güçlendirme ya da işleme gerek yok sınıfına çevirerek geri almayı hedefledi. Yani sizin orta hasarlı gözüken yapınız belki de eskiden ağır hasarlı sınıftaydı.

Güçlendirme işe yarar, yaramaz değil ama maliyeti az değil. Bence yazık o paraya; onun yerine yeni binada oturmak varken. Ama @cooperr’a katılıyorum, öyle düşük maliyetlere yapılıyorsa güçlendirme bir halta yaramaz. O karbonfiber şeritler dünyanın parası, bina için kolon perde imalatı ve onun betonlanması ekstra masraflı işler. Yıkıp yapsalar aynı sürede biter.

linkteki dökümanin 80. sayfasinda güclendirilme yapilan örnek binalarin masraflarini görebilirsiniz.

www.weadapt.org

düsük maliyetlere yapilan güclendirme ise yaramaz diyen arkadaslar sebebini aciklarsa biz de ögrenmis oluruz.

arkadaşlar bir açıklama da yapayım kafalarınız bulanmasın diyerekten. fotoğraflarda gördüğünüz yıkımlar bakanlık elemanlarının balyoz ile sıvayı kırması neticesinde oluşan bir durum. yani sıvanın altındaki betondaki deformelere göre yorum yapabilirseniz sevinirim.

@ ben de bana isvicre'den guclendirme ornekleri vermeyin, bu bizim birinci lig ile premier ligin futbolcu kalitesini karsilastirmak gibi birsey :). Adam iki duvar atiyor isi bitiriyor cunku bina zamaninda adam gibi projelendirilmis, kullanilan beton demir kalitesinde sikinti yok, adam gibi temeli atilmis belkide kazik ustunde duruyor vs. Sen bu binalara gelip bizim 40-50 sene once goz karari yapilmis kalfa isi binalarla karsilastiramazsin.

Bu dokumani hazirlayan abilere bizim bu soruyu sorun, arkadasin binayi verelim, nereden baslayacaklarini ne yapacaklarini sasirirlar. Isin sonunda da %99 yikin derler zira yapmak isteyecekleri seylerin maliyeti, yeni bina yapim masrafini gecer. Ozetle, ugrasmaya degmez.


Ben guclendirme sacmadir demiyorum, elindeki bina kurtarilabilir gibiyse, butce sikintisi pek yoksa ve bina onemli bir bina ise girilebilir.

E peki o zaman eski binalara ne olacak? Ya kat verilmesi lazim ki rant olussun, binalar yenilensin. Ya da devlet destek cikacak, imece usulu devlet destegi ile binalar yenilenecek..

@bigcaptain binadan karot aldirin. Bir kac kolonu kirisi de soydurun, demir araliklarini, korozyona falan bakilsin. Benim tahminim butun bu testlerin sonuclari sikintili cikar.

meslektas miyiz bilmiyorum ama deprem tasarimi, risk analizi ve güclendirme alaninda calisan bir insaat mühendisi olarak yukaridaki yazdiklarimin halen arkasindayim.

o dökümani hazirlayan "abileri" de sahsen taniyorum, sizin gibi kesin kaniya varacak kadar meslek erbabi olmadiklarindan olsa gerek cok daha eski binalari güclendirmisler.

@ ben de

Madem "abi"leri taniyorsun, git bir sor bakalim, bizim binadan karot aldirmistik birkac sene once, ortalama 7MPa cikti. 5 katli betonarme bina. Bu binaya ekleyecekleri duvarlari dosemeye nasil tutturacaklar? Ac hilti katologunu bak, epoxy uygulamalarindaki beton degerleri 17MPa den basliyor. Butun karsilasacagin en basit problemlerden biri..

Ha sen benim umrumda degil, birsuru varsayim ile birseyler hesaplarim, projenin de altina imzayi cakarim, aksam da misil misil uyurum diyorsan, sen bilirsin...

yahu daha birkac mesaj yukarida hasar gördüyse yiktirmaniz en dogrusu olur diyen benmisim gibi hala sagdan soldan toparladiginiz yarim bilgilerle ahkam kesiyorsunuz.

fotograftan bakinca anlasiliyor mu beton dayanimi?

bilgi sahibi olmadan ahkam kesmedigim icin cok rahat uyuyorum merak etmeyin. bilgi sahibi olmadan yuvarlak cümlelerle konusanlar yüzünden önlemini alacak insanlarin da sevki kiriliyor.

konustugunuz konu hakkinda bir egitiminiz ya da tecrübeniz var mi?

nasil biliyorsaniz öyle yapin sevgili cooperr. siz zaten deprem mevzusunu yalayip yutmussunuz, bosa nefes tüketmenin bir manasi yok.

kalbinizi kirdiysam özür dilerim. iyi geceler.

1500 TL fazla ise bir dakika durmazdım.

Sözleşme konulmadı dediğine göre şu anki şirketinin sözüne itibarın yok. Riske atma derim.

@dissendium ben de aynı şeyi düşündüm ama aynı maaşı teklif etti çalıştığım yer de. O nedenle kafam allak bullak olmuş durumda.

@elorelia evet şirkete güvenim yok. Yani üst yönetim kısmına. Ama kendi departman yöneticilerime var ve bana yaptıkları teklifle ilgili üst yönetimle de görüştüklerini ve çok sıcak karşıladıklarını söylediler.

%80 ihtimalle verilen sözler karşılık bulmayacaktır veya sizi tatmin etmeyecektir. bu kaide hiçbir şirkette değişmez.

öteki taraf size primle birlikte (3 ayda bi maaş olduğunu varsayarsak) 2000 tl fazla maaş teklif etmiş. asgari ücretin 2300 tl olduğu yerde 2000 tl fark gayet ideal oluyor

Kesinlikle inanmayın, yaparız ederiz tavrı gibi konusmuslar, eğer bu kadar ciddi ve sizi kaybetmek istemeselerdi, ertesi gün sözleşme yapar imzalardınız
Bir de söyle bir sey var, demek siz söylemeseydiniz sizi bu kosullarda calıstırmaya devam edeceklerdi, değerinizi umursamıyorlar

yeni işiniz bence hayırlı olsun :) yeninin enerjisi güzeldir

Inanma, eger kalirsan cepte olursun, oyle gorurler. Nasil olsa gitmedi baska ihtimali de yok erteleyelim derler. Bas git yeni yere.

Oyalama taktikleri bunlar. Bulduğun yeni işi kaybetmiş olacaksın, şimdiki yer verdiği sözü tutmayacak ve işine gelirseye gidecek Bu işin sonu.
İş hayatında her zaman profesyonel düşünmelisin, daha iyi şartlar nerede ve neresi garanti ise oraya gitmelisin. Ortada Yeni sözleşme falan da yok diyorsun. Ben kalmazdım

Bence konuyu çalıştığın şirkete bile açmaman gerekirdi, "iş buldum ben gidiyorum" diyip konuyu kapatman lazımdı.

bu kadar önemsedikleri biri olsaydınız, 2 yıl boyunca zam alırdınız. basın geçin yeni şirkete

lutfen kanmayin.

inanma. opecek seni. ayrıl git öbür şirkete. ;)

mevuct şirket zaten senin şu an arayış içinde olduğunu anladğı için senin yerine adam aramaya başlamıştır bile. sen öteki tarafı reddedip burda klamaya devam etsen de 2 gün sonra senden daha az maaşla birini alırlar seni gönderirler. bence düşünmeden yeni yere ok de.

Çalışma koşullarım çok rahat, sabah 8:30'da başlayan mesaiye 10'da gelebiliyorum, akşam erken çıkabiliyorum bunlar sorun olmuyor.

Virüsten dolayı mı böyle?
Hep mi böyleydi
Gerçi sözlerinde durup zam yaparsalar daha çok çalışmanı beklerler

İstifa dilekçeni yaz, ikya teslim et, bi nüshasına da teslim aldım yazdır
Söz verdiğiniz yeni sözleşmeyi imzalarsak karşılıklı yırtarız dersin
Burada kalmak istediğim aldığım teklifi paylaştım de

Sonra da arkana bile bakma

Sonuç alamazsan
diğer tarafa da bu evrağı gönderip sözlemeyi imzalaya çalış
Ortada kalma

Ben ayrılık konuşulduktan sonra geri adim atmamaktan yanayım uzun vadede ilk gözden çıkarılacak kisi olursun hakkin olanı daha önce verselerdi o zaman.

değişim iyidir diyorum. aynı yerde uzun uzun çalışmak köreltebiliyor insanı.

Yaptığın işe kafadan 1500 tl daha fazla değer biçen bir yer var birde maaşını değiştirmek için her zaman iş değiştiremeyeceksin bu tip konuşmaları en azından buradan ayrılırken yap net konuş, ama ben olsaydım bende değiştirirdim

yeni eleman, eldeki elemana göre daha değerlidir.

bu iş dünyasının yazılı olmayan bir kuralıdır. senin yerinde olsam gözüm kapalı bir şekilde iş değiştirirdim.

3 yıl çok severek çalıştığım, sahibinden fazla sahiplendiğim bir şirketten mobbing yüzünden ayrıldım. o yüzden şirketi düşünme, kendini düşün.

Kesinlikle yeni iş. Düşünme geç geç

ne diye tehdit ediyorlar ki?

Evimizin yanındaki park yerine araç koymadığımız için saksı koyduk başkası da koymasın diye. Kapının hemen dibi olduğu için... Alacaksınız diye tehdit ediyorlar...

evinizin yanındaki park yeri, belediyeye belli bir ücret ödeyerek siteye tahsis edilmedi ise, zabıtalar haklı.

Saksı koyduğunuz alan sitenizin arsasına ait, tapulu yerinizse karışamaz. Yok eğer belediyeye yani kamuya ait bir alansa karışır.

saksı sokakta mı, yoksa sitenizin içinde mi? arkadaşların dediği gibi, tapulu mülkünüzdeyse kimse karışamaz. ama sokakta ya da kaldırımdaysa haklılar.

Evinizin yanı sizin veya babanızın tapulu arsası değilse, alan üzerinde hak sahibi değilseniz ve ortak alan olup da başkasının parketmesini de engelliyorsanız, engellediğiniz kişiler bir nevi magandalık yaptığınızı düşünüyorlardır ve bu durumda çevreye rahatsızlık verdiğiniz gerekçesiyle zabıtanın müdahalesi yasaldır.

her türlü belediye haklı. tapulu malınız olsa bile planlarda otopark alanı gözüken bir yeri başka amaçla kullanamazsınız. kamusal alansa zaten hiç bir şey koyamazsınız.

site içindeki yollar umumi yol olabilir. Girişinde kapı olması size ait olduğu anlamına gelmez.

Saksı koyduğunuz yeri "park yeri" olarak belirleyen belediye mi site yönetimi mi?

Site içindeki yolların umumi olma ihtimali var. Siteye giriş açılır kapanır bir kapıdan mı yapılıyor

trafik cezasının sebebi nedir? ZTL ihlali gibi birşey mi?

sebebi hız aşımı, 90kmh yolda 113 kmh yapmışım diye

Art. 201 of the Italian Road Traffic Code foresees a time limit of 360 days for the notification of the fine departing from the ascertainment of the infringement. From the context of the article, one can deflect that if the foreign driver of an Italian rental car who was photographed while speeding, might receive the notification even after 360 days, if the fine was notified to the car rental company within the limit of 90 days foreseen for national notifications, and the company had yet to disclose the identity of the driver.

www.euroconsumatori.org

Bildirime ilişkin zamanaşımı konusunu tarihlere göre hesaplamanızı öneririm. Eğer zamanaşımına girmiyorsa Türkiye'de dava konusu yapıp size alacak davası açılabilir.

bi daha italya'ya gitmeye kalkarsanız sınırda üzerler sizi. keşke ödeseydim dersiniz.
ödeyin geçin.
nisan 2019'da kredi kartına yansıtılan bedel ceza değil, kiralama firmasının processing fee adı altında aldıgı ücrettir. cezalar otomatik olarak çekilmiyor. sizin ödemeniz gerekiyor.

avukat degilim ama basima benzer bir sey gelmisti.

hiz sebepli degil ama bilmeden arabayla girilmesi yasak yere girdigim icin italya'da ceza yemistim ben de. ceza yaklasik 1 sene sonra gelmisti ve ödedim.

gelen cezada da olasi yaptirimlar ile ilgili bilgilendirme oldugunu hatirliyorum. ayrica bu cezayi aldigim zamanlar ülke disindaki trafik cezalarinin yaptirimi ile ilgili birkac haber okumustum. oradan hatirladigima göre cezaniz belli bir limitin altinda ise cezayi size teblig etmek cok masrafli olacagi icin cok pesine düsmeyebiliyorlar diyordu. limit de sanirim 70€ idi. o limitin üzerinde ise ödememe durumunda basiniza is acilir diyorlardi.

yerinizde olsam miktarina bakmadan cezayi öderdim, ki sizin durumunuzda cezaniz nispeten yüksek ve riske girmeye degmez bence.

bu klasik İtalya taktiği dostum. Geçmiş olsun. Bir daha italya’ya girmek istiyorsan ödeyeceksin.

Camlardan birine aspiratör taktırın, nemi dışarı atar.

1) buhar bariyeri neydi? buhar bariyeri emekti.
2) etkin bir havalandırma için hava akımı olmalı. tek pencere bir hava akımı yaratmaz. banyonun kapısı ile birlikte açık tutun. yetmiyorsa evin içinde bir başka pencereyi vasistaslı dahi olsa açarsanız havalanır.

aynı dertten bende çektim.
bizzat denedim. dışarda nem %50, evde %70 iken evdeki tüm pencereleri açtım.
içerisnin ve dışarsının neminin eşitlenmesi 6 saat sürdü.
pencere açmak evi havalandırmaz.
banyoya fan taklamlısınız.
ama 100'lük 130'luk falan az yetiyor, en az 150'lik fan takın.
ayrıca kaliteli nem sensörü alıp, banyodaki nemin salondaki nemle aynı seviyeye geldiğini görene kadar fanı çalıştırın.

nem çeken birşeylerin çoğu işe yaramıyor. alman malı nem çekici cihaz aldım 6000 tl'ye, onun bile gücü yetmedi.

tek çare en az 150'lik banyo fanı.

oluşmuş küfüde çamaşır suyu ile silince geçiyor ama nemi kontrol altına almazsanız yine oluşur.

ben kendim için sanayide özel bir cihaz yaptırcam. abd amazonda bile böyle bir cihaz bulamadım.
cihazın içinde 50 kg silika jel olacak.
fanla odanın havasını silika jel odasına vercem.
silikalar nemi tutunca silikaları resistansla ısıtıp çıkan suyu hortumla binanın dışına atacam.
en pratik ve güçlü nem alma cihazı böyle olmalı ama piyasada böyle bir cihaz bulamadım. bu mantıkla çalışan çok pahalı cihazlar var ama yurtdışında müzeler falan alıyor. fiyatları fantezi seviyede.

küf için spreyler var onlardan alın bi tane, sıkıyorsunuz yarım saat sonra küf yok oluyor çoğunlukla, kalanı da şöyle nemli bi bezle falan silin tamamdır. daha dün yaptım bizim banyodakini tertemiz oldu. bazen önüne geçilemiyor.

ayrıca küf tutmayan boyalar var aklınızda olsun.
www.googleadservices.com

fan ve boyayla sizin iş çözülür.

Küf için spreyler var (en azından yurtdışında ama kesin Türkiye'de de vardir).
Sikiyorsun, bekleyip su tutuyorsun geçiyor. Gecmiyorsa süngerle geciyon üstünden. O belli süre tutuyor, sonra gene geliyorlar. Çözüm var mi bilmiyorum ama banyomda direkt iki tane büyük disari acilan pencere var, havalandirma delikli. Gene çözüm degil ki o humidifer zimbirtilari denedim. Bir ise yaramadi.

bu isin en pratik yolu havalandirma. en basiti de bu. baglarsin anahtara
isik acildi mi o da calisir. bir de menfez koyarsin aspiratorun etrafina. sikinti olmaz.

nemtutucu bariyer ya da iyi izolasyon yoksa ve hava da almiyorsa boyle seyler normal..tavan icin eger isi bariyeri olusuyorsa nem astari surmek lazim.

bi dunya yontem var sikmayin caninizi. hallederiz. insaat isinde cozulmeyen is yok. bizimkiler bir defasinda kolonu yapmayi unutmuslardi kolonu. yok eksik :))) koca kolonu nasil. unuturlar.

siz once bi aspirator fan alin. ev sizinde mekanikciye verin baglasin gemici anemostadini. caksin emisi. firfirik firfirik ceker o.

havalandırma kısmını aslindasorunumpsikolojik anlatmış pek güzel

ben nem temizleme kısmında çay ağacı yağını su ile karıştırıp püskürtmenizi tavsiye ediyorum.

bodrum'daki evimde işe yaramıştı. bodrum adı gibi nem memleketi..

Sahibinden'de oyle filtre olsa herkes 'dayanikli' diye isaretlemez mi sence de?

Bilemezsin. Binanin o tarz seylerini anca satin aliyorsan soylerler. Kiraciyla ugrasmazlar.

2007 sonrasi mi ne hic sorun olmaz diyorlar ama ben guvenmiyorum.
Oyle 1500-2500 arasi ev bakiyorsan tamamen sans.

yeni yapılan binaların bence hepsi sağlam değil. maliyetler çok yükseldi, kesin çalıp çırpacaklar. ayrıca yönetmelik ve mevzuatların değişmesi ile ilgili tarihleri bi göz önüne alırsanız iyi olur. 99 dan sonra yapılan her bina aynı değil. 99 ve 2012 arası yapılanlar da eski yönetmeliğe uygun yapılan çok bina var.

dayanıklı değildir.

Küçük, orta ölçekli müteahhitlerin zayıf zeminli yerdeki projelerine güvenmezdim.

Kuşların sizin yeminize ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Siz kendinizi manevi olarak tatmin edeceksiniz diye ben sürekli kuş pisliği temizleyeceksem şikayet ederdim.

Ederdim.
Yaptiginiz sey kotu bir sey, kus pislikleri hastalik bile yapabilir.
Ayrica insanlarin camlarinin onunde sizin yem koymanizi bekleyip gurlamalariyla onlari uykudan uyandiriyo bile olabilirler.
Yapmayin. Kedi-kopek besleyin, kus beslemeyin.

Kus pisligi dediginiz sey tuyuyle, bokuyla gurultusuyle geliyor. Yapmayin.

Teşekkürler dusunceniz icin fakat ben bir avuc yem koymuyorum. Hayvanlar ciddi ciddi karnini doyuruyor emin olabilirsiniz

Kuşlar özellikle belli bir yere alışınca gerçekten sonu gelmiyor ve temizlemesi zor. Siz sorun etmeden temizliyorsunuz diye alt katlarınızdaki herkesten de aynı şeyi bekleyemezsiniz.

Madem sitedesiniz, uygun ağaçlar varsa kuş yemliği yapıp koyun, pet şişeyle kolayca yapılan modeller bulursunuz internetten bakarsanız.

Kedi köpek için de, mesela ev yemeğiyle beslemeniz yanlış. Zaten çöpten de ev yemeği bulup yedikleri için hayvanlara zararlı kısmını geçeceğim ama gerçekten pislikten başka bir şey değil. Site içinde besleme yapacaksanız sadece kuru mamayla beslemelisiniz. Sokak hayvanlarıyla ilgilenen bir belediyeniz varsa yakınlarda bir yere mama su kabı ve belki kedi evi koymalarını isteyip bunu kovalayabilirsiniz. Belediyenin eşyası olduğu için daha az tepki görür, siz de gidip orada beslersiniz.

kesinlikle şikayet ederdim. kimse siz kedi köpek kuş seviyorsunuz ve beslemek istiyorsunuz diye hayvanların pisliklerine katlanmak zorunda değil.

kendinden başka hiç bir şeyi önemsemeyen biri olsam ederdim, şükür ki değilim.
şehirlerde kuşlara konacak ağaç dalı, solucan molucan rızkını bulacakları bir avuç toprak kalmadı. çöpte yemek arayan güvercin gördüm ben. kışın karlı havada aç kaldığı için kaskatı kesilen bir kumru buldum, doyurdum ısıttım ama elimde çırpınarak öldü. komşularınızın penceresinde bok dağları oluştuğunu zannetmiyorum üç beş tane kuş bokunu bu kadar dert ediyorlarsa hiç ölmesinler malum toprağın altında yok yok. camlarının önüne şu plastik zamazingolardan koysunlar konamaz kuşlar o zaman. bir de dilerim aç kalsınlar, dertlerini anlatamasınlar. kimse de sormasın bir şeye ihtiyacın var mı diye. onlarla mı uğraşacak insanlar herkesin işi gücü var. pis pis ağzı da kokar, hastalıklı mıdır, aşıları tam mıdır, virüs mü taşıyorlardır bilemeyiz neticede.

işgüzarlığa gerek yok. kuşlar orada yem olduğu için başka yerde aramayıp direkt oraya geliyor. yoksa aç kaldıklarından değil. köpeğinizi gezdirirken sokağa sıçtığında almamak gibi bi şey. inip temizleme şansınız da yok o yüzden bir an önce vazgeçin bence.

@kobuzchu kiz, cevabınız için teşekkür ederim.
ev yemeği kısmını yanlış anlamışsınız. ben hayvanlara zarar verebilecek yemek artığına(kemik, baharatlı gıda, toksik içerik vb) karşıyım fakat zararı olmadığını bildiğim bir şeyi de uygun kaplarla uygun yerlere koyuyorum zaten. mama her zaman benim de önceliğim fakat doğru gıda ise ev yemeği zararlıdır denemez.

ayrıca ağaç olmadığını da belirttim. yerden yuksek bahçe yemliği gibi bir şey bakarım artık. bana yük gelmiyor diye insanları rahatsız edecek değilim zaten.

Ben senelerdir kuşları besliyorum bu şekilde. Şikayet eden olmamıştı daha önce. Şimdiki evde büyük bir teras var ve bizden başkasına dertleri olmuyor, biz de kendimiz temizliyoruz. Yani ben asla şikayet etmezdim böyle bir şeyi.

Ailemin oturduğu sitede de kedi ve köpek besliyoruz diye şikayet ediyorlardı. Şikayet eden insanları balkondan yerlere peçete atarken ya da çocuklarının tuvalet ihtiyacını site bahçesinde giderirken falan gördüğüm için umursamıyorum açıkçası böyle tipleri. Ki bir kez bile bir hayvana yemek verdiğim kabı çöpe atmadan bırakmadım.

özellikle kuş pisliği araçların boyalarına ciddi ciddi zarar veriyor. Kuş ve kedi beslemek çok insanca, güzel bir davranış ama şehir yaşamında bunun için kimseye dokunmayacak özel alanlar belirleyip orada beslemek gerek. Yoksa haklı tepki kaçınılmaz.

@msb, konuyu yanlış anlamışsınız. camın alt kısmında araç yok. aracıma kuş pisledi diye beni şikayet eden de yok. evin camının önündeki mermerin pislenmesi konu.

Ne güzel ülke olduk. Kuştan bile şikayet ediyoruz.
Aç mı kalsın garibanlar . Şikayet eden etsin .

Konudan bağımsız olarak kuşlara sıcak havalarda yem vermek doğru değil. Kolay yem bulan yavru kuşlar avlanmayı öğrenemiyor. Bahar ayları yumurtadan çıkma zamanı olduğu için bu aralar koymamak lazım. Kışın karlı havalarda koyabilirsiniz.

Ev yemeği yazın sıcakta çabuk bozuluyor ve ayrıca sinekleniyor. Özellikle köpekler o kapların içinde güzel güzel yemiyorlar yemeği, etrafa dağıtıyorlar. Oldu mu size sitenin içinde etrafa dağılmış yağlı yemekler, üstüne doluşan sinekler. "Pislikten başka bir şey değil" derken bunu kastettim. Sade makarna bile olsa temizlenmediğinde sıkıntı, şikayet eden insanları da anlıyorum. Kışın zaten hemen donuyor öyle şeyler, yine mantıklı değil.

Besleme yapma isteğinizi anlıyorum ama sitede yaşıyorsanız ortak alanların kullanımına dikkat etmek de gerekiyor.

Merhaba. Ben de hayvanlari seviyorum ve besliyorum. Ama cam onune kus yemi koymuyorum. Yan komsum koyuyor. Bu yemleri yiyen kuslar gelip benim camimin onune pisliyor. Zaten cati katindayiz ikimiz de. Bazen kus kakalari ve saga sola sacilmis yemler yagmur olugunda toplaniyor. Her islandiginda les gibi koku yapiyor. Cami acinca temiz hava yerine evin icine kus kakasi ve islak yem kokusu giriyor ve tahmin edersiniz ki mide bulandirici bir durum bu.
Bu sebeple kus yemini cam onune dokmek kadar dusuncesiz bir durum olamaz. Cok istiyorsaniz gider bir parka vs kimseyi rahatsiz etmeyeceginiz bir kamusal alanda bu isi yaparsiniz ancak pencere onune yem koymak cok da guzel bir is degil.

Cevap veren herkese teşekkür ederim. Farklı düşünceler okumus oldum.

Ben de eskiden balkonun içine kuşların yiyeceği ekmek bırakırdım her zaman. Ancak bir sure sonra gerçekten pisliklerini temizlemek çok zor olmaya başladı. Hemen temizlenmezse kuruyor, yapışıyor, çıkarması ayrı dert. Bu sebeple artık dışarda görebilecekleri yerlere koyuyorum ekmekleri. Özetle balkondan kuş pisliği temizlemek cidden zor bir şey.

çatıda besleme şansınız yok mu? hem pislemezler, hem karınlarını doyurmuş olurlar, hem de düzenli olarak temizlerseniz kimseye bi zararları olmaz.

Ben bu konuda insanların birbirine daha çok anlayışlı olması taraftarıyım. Siz seviyorsunuz diye onlar da pencerelerinin önünde kuş sevmek zorunda değil. Ki kuşlar cidden alışıyor ve inanılmaz tüy fln bırakıyor vakti zamanında bir balkonumda onlara buğday verdiğim için biliyorum.

Şimdi normalde hayvanların hastalık bulaştırmaması lazım ama hiç bir şeyin doğalı kalmadı ki.

Kedi evinizi parçalamaları insanlık dışı olmuş. Suyu dökmeleri de. Ama sizde de bir miktar yer konum seçme açısından hata olabilir. kuşları pencerenizin önünde besleyip alt kata rahatsızlık vereceğini düşünmemişsiniz mesela.

Sizin de biraz yaparken çevredeki kişilerin rahatsız olabileceğini düşünmeniz lazım. Ben de hayvanları çok seviyorum köpek maması alır arada sokağın başına dökerim, ama tutup da apartmanın bahçesine dökmüyorum. çevremin sinirlenmeyeceği rahatsız olmayacağı ayarda tutmaya çalışıyorum. Hem insanları bu duruma karşı negatifleştirmemiş oluyorum/(çünkü bu benim zorlamalarımla onlarda açılacak bir bakış açısı değil, zorlamalarımla onları hayvanlardan iyice soğutur uzaklaştır usandırırım) hem de kendime ve onlara hayatı zindan etmiyorum.

sakın yapmayın ben yaptım pişmanım, güvercinler balkonlari camları mahfetti

Alt kattaki komşu olsam bende şikayet ederdim ama yemleri parka veya bu çardak dedikleri şeylerin üzerine vs bırakmanız mümkün değil mi? Hem şikayet eden de olmaz. Ben çok görüyorum gazete ile yere buğday bırakan veya çardak üstüne ekmek atan.

İkea da bacaklar ayrı tabla ayrı satılıyor. Ya da bauhous da yine bacaklar var ve ayarlanabiliuir

Maalesef seri üretimler size uymaz, özel yaptıracaksınız. Bir marangoz/mobilyacıdan yardım isteyin.

bir marangoza ugra istesigin olculerde kestir. 550-600'den fazla tutmaz. istanbul anadolu yakasinda isen de ben arkadasin numarasini vereyim

Ikea’da yuksekligi ayarlanabilir asansorlu ayaklar var.

@65 derece +1

www.ikea.com.tr

İkea'dan ayarlanabilir ayak ve tabla aldım

çoktan almışsınız ama başka birine lazım olur diye yanıt veriyorum.
mimari çizim masaları var. onlardan alın. hem yükseklik hem eğimi falan ayarlayabiliyorsunuz.

Şirince meyve şaraplarının içimi kolay, vincent marka olanı çoğu markette bulunuyor, böğürtleninden kavununa. kırmızı şarap hele bu sıcaklarda içilmez ağır gelir

Olmadı tatlı beyaz bir şarap seçin dolapta soğutun için, onu da içemezse sprite, çamlıca, uludağ gibi gazozla karıştırıp şargoz şeklinde tüketin

rose tabi ki

Blush > rose > beyaz > kırmızı..


Edit: böyle sıralamamın nedeni bence soğuk içki sıcağa göre daha kolay içilir. İlk defa deneyeceksen alkol olayını tavsiyem bu yönde.

blush ya da rose+1
leona blush olabilir.

Leona blush iyidir.
Lamberti Blush olur, cielo olur.

Leyla

Echo falls white zinfandel
Casal mendes

Bu ikisinden şaşma.

ülkeler Türkiye'ye ne zaman sınırlarını açarsa.
örn. almanya ağustos sonuna uzattı söylentileri var. ancak Avrupa Komisyonu 1 temmuzdan itibaren kademeli olarak açalım diyor.

İki hafta sonra.

Vatandaşlığınız ya da oturumunuz varsa şu anda gidebiliyorsunuz özel araçla

bulgar sınırı açık. sıkıntısız gidiliyor.

Bulgar açık.

yok.

şirketinizi sigortanızı asgariden gösteriyor diye şikayet edebilirsiniz.

elden para alırken iyi sonra niye bordroda gözükmüyor.

yurtdisindan gelis icin tarih o. Yani ucak gitse de bile bos donecek 18 hazirana kadar.

simdi ben minskteyim. 10 haziran icin ucus gozukuyor istanbula. gonul rahatligi ile alabilir miyim?

temmuzdan öncesine bilet almayın bence. thy keriz silkelemek için satıyor o biletleri. mayıs sonuna bile yurtdışı bilet sattıgı olmuştu. amaç sizden parayı erkenden almak. uçuş iptal olunca da 2 ay sonra ödemek. sıcak para ihtiyaçları var çünkü.

Ya ben de sizi tenzih ederim ama insanlar neden anlamıyor bunu anlamıyorum.
Yani Tr çıkışlı uçuşlar zaten satılsa bile hangi ülke kapısını açacak kime açacak o belli değilki. Ve bunu thy ya da sadece bizim idareciler nasıl belirlesin.

Sizin durum başka, dediğiniz gibi dönüşler 10 hazirandan itibaren mümkün
Çıkışlar için kimse zaten bilemez.
Satış varsa bile, ülkeler trden yolcu kabul etmezse biletler ertelenir, açığa alınır vs.

İyi yolculuklar şimdiden.

Küçük yerlerin çoğu kapattı. Kiracı olanların başka çaresi yoktu zaten. Birikimi olanlar ve işkur kısa çalışma ödeneğine başvurusu hızla kabul edilenler bir nebze çalışanlarına sahip çıkabiliyor ancak uzun sürmez. Diğer yandan her şerde bir hayır var. Eve servis hizmetine izin verildiği için kafası çalışan, müşteri kitlesini bilen ve takip edenler öne geçtiler. Diğerleri de kuryecilerle anlaşıp, sosyal medya reklamlarını öğrenip pazarlamayla ayakta durmaya çalışıyorlar. Devamlı ziyaret ettiğiniz restoranların eve servis hizmetini ara ara talep edin. Biz evde haftada bir dışarıdan söylüyoruz. Ama yerli restoranlardan. Dominos falan değil. Elimizden geldiği kadar kurye bahşişide bırakıyoruz. Dediğiniz gibi çark dönmezse bir daha bulamayız.

Batacak kadar etkileneceklerini sanmıyorum şunun şurasında 1 ay oldu olmadı ayrıca hala paket servise devam edenleri var. Dünyanın bin bir türlü hali var işletmecilerin böyle şeyleri ön görüp tedbirli ve basiretli davranmaları gerekir mutlaka kötü günler için kenara para ayırmaları gerekir. 1 2 aylık kira borcuyla kimse batmaz hatta anadoluda bir çok yerde kiralar aylık değil yıllık peşin peşin ödeniyor. Çalışanlarada işten çıkarma yasağı ve maaş/sgk desteği verildi fazla bir sıkıntı olmaz.

Eğer kira ise batmama şansı yok. kebâbci değilse paket servis işi de zor.

Bilip bilmeden ağzı olan konuşuyor ya ona yanıyorum.

Çok çok çok kötü durumda, borç batağında, iflasın eşiğinde olmadığı sürece hiçbir esnaf batmaz arkadaşlar. Unutun onu.
İşiniz gücünüz kötü düşünce pompalamak ama o iş öyle olmuyor.
1 ay dükkanı kapatmakla iflas eden esnaf, şimdi değilse zaten 2 ay sonra iflas edecek demektir.
Bu esnafların çoğu, bırak yemekçileri, kahveciler bile paket servis yapıyor. Evet normal zamana göre 5'te 1 para kazanıyorlar belki ama yine de kirasını çıkaracak kadar kazanıyor birçoğu.
Paket servis falan da yapmıyor, komple hizmeti durdurdu diyelim.
Akıl var mantık var, kaç işyeri sahibi "evet para kazanamıyorsun ama beni ilgilendirmez, ya kiranı öde ya çık git" der? Kaç dükkan sahibi böyle rest çekebilir? Piyasa bu haldeyken, insanlar artık yatırım yapmaya korkarken, elindeki kiracıyı da kaybetmek ister mi dükkan sahibi?
Bir şekilde orta yol bulunur. Ödenemeyen kira sonraki aylara bölüştürülür vs.
Kolay mı öyle iki günde komple koca dükkanı kapatmak, gerçekten aklınız alıyor mu...

İlla ki kapatan, batan vardır. Ama çok ufak bir kısmı bu.
Evet istisnasız tüm esnaf zor durumda, hepsi zararda, hepsi sıkışık durumda, ama tası tarağı toplayıp kapatan da çok çok az.

Ben nerden biliyorum?
Yıllarca hizmet sektöründe çalışmış, ve virüs başlamadan 20 gün önce kendi dükkanını açmak üzere tadilata başlayan biri olarak biliyorum.
Bilip bilmeden uydurmayın. Ordan burdan duyup aman yandık bittik, aman çöktük iflas ettik diye saç baş yolmayın.

1-2 ay iş yapmayınca batan adam zaten batsın. o iş en baştan yanlıştır.
bi çoğu tamamen açılınca da zamı koyup karını arttırmaya müşteriyi öpmeye eskisi gibi devam eder.

müdavimi olduğum çoğu yer normalde paket servis uygulaması yapmazken servise başladı. bazıları yemeksepeti vale kullanıyor, bazıları günün belirli saatlerinde, önceden topladıkları siparişleri belirli semtlere kendi dağıtıyor. çoğu çeşitli yollar geliştirip ayakta kalmaya çalışıyor bir şekilde. kendi pizzasını pişirdikten sonra şoklayıp daha uzağa gönderen de var, mutfağa sadece kurucu ortağıyla beraber girip, pişirdikten sonra yine kendi arabasıyla evlere götüren de var.

fırınlar berberler restoranlar bence kriz sonrası az da olsa müşteri kaybına uğrar
vakti olan insan kendi yapmayı tercih eder

işverenler home-office de iş üretilebildiğini gördü (elektrik, su, doğalgaz, klima, ofis maliyetleri düşünerek çalışanları evden çalışmaya devam edecekler vardır

Tabii ki AFAD. Bu işin mutfağı AFAD zaten.

akut tabi ki. afad ne allasen

bu sene içerisinde afad'ın olay üstündeyken çok yakınında olma fırsatım oldu ne yazık ki. organize çalışıyorlar, kendini yapacağı göreve adamış insanlardan oluşuyorlar ama tamamen devlet güdümündeler ve gerektiğinde siyasi hareket ediyorlar. içişleri bakanlığına bağlı oldukları için çok yadırgamadım ama akut gibi bağımsız bir dernek değiller, onu belirtmek için söyledim. afad biraz daha memur zihninde hareket ediyor, akut ise daha esnek.

Ben buradan AKUT hakkında olumsuz bir şey diyemem. Zaten AKUT bakanlar kurulu tarafından kamu yararına çalışan bir dernek olarak ilan edilmiş bir kuruluş. Ayrıca dernekler kanunu'na tabidir. Dernek statüsündedir. AFAD'a gelirsek, AFAD içişleri bakanlığına bağlı resmi bir kuruluştur. Türkiye'de 81 ilde ve binlerce ilçede AFAD'ın örgütlenmesi mevcuttur. İmkan, personel ve gönüllü sayısı, teçhizat ve profesyonellikte AFAD diğerlerinden kıyaslanamayacak derecede üstündür. AFAD devletin bir kurumu olduğu için devlet güdümündedir zaten olması gerekende budur. Ayrıca her devlet kurumu gibi devlet poltikasına göre hareket eder.

Aynı soruyu 10 sene önce sorsan AKUT derdim ama AKUT'un içine ettiler maalesef. Kendileri etmedi, dış müdahaleler diyelim. Nasuh Mahruki'nin konu hakkındaki demeçlerine bakabilirsin.

Ezcümle bugün için konuşacak olursak AFAD derim.

akut bence.
itfaiyede bile olmayan ekipmanla, kaza geçirmiş çok ürkek bir hayvanı saatlerce uğraşıp, imkansız gibi görünen bir yerden çıkardıklarını biliyorum. bir of demez mi insan. gönüllü ve pek çok kişi için anlamsız görünebilecek bir işte nasıl bir görev bilincidir demiştim.

(olay birkaç hafta önce oldu.)

bizim ülke sorunlu.
tr'de 1 doktor günde bazen 100den fazla hasta bakıyor. Belçika'da yaşıyorum ve buradaki doktorumla geçen konuşurken bu konu geldi ve bana hayatında günde 20 hastadan fazlaya bakmadıgını söyledi. bizim doktorlarımız gerçekten iyiler. bizim insanımız anormal. başı ağrıyanın, çocuğu yemek yemeyenin acile gittiği bir sağlık sistemi var. ilgi görmek isteyen ev hanımlarının da normal klinikleri doldurduğu da ayrı bir gerçek.

Başka ülkeden doktor getir 2 aya hastaneyi tarar. Ülke çok kalabalık, herkes hastalık hastası. Milletimiz özellikle kadınlarımız sıkıntılı. Her şeye hastaneye gidiyorlar. Yoldan 10 kişiyi çevir en az 1inin 2 hafta içinde doktor randevusu vardır. Doktorların arasında ağır egolu tip de çok açıkçası ama yapacak bir şey yok

ciddi bir kısmı egolu. türkiye'de kim insani şartlarda çalışıyor ki? o yüzden doktorların 1500 hasta bakması bu üsluplarını haklı çıkarmaz. öğretmenler de 50 bin çocukla uğraşıyor onlar da o üslupla takılsın o zaman?

tıp fakültesi türkiye'de ciddi anlamda sınıf atlama aracı. hayatında doğru düzgün para, itibar, saygı görmemiş insanlar bunu elde edince götü başı dağıtıyor. üstelik ergenlikleri test çözerek geçmiş ve insan ilişkileri yeteri kadar gelişmemiş. başka açıklaması yok. ha tek boyutu yok tabii ki bunun. hastalar da sorunludur ama bu kadar kalabalık bir kitle doktorlara ayarsa bir sorun vardır onlarda.

ayrıca bu çoğu sağlık çalışanı, memur tayfada böyle. öğrenci işlerindeki kadın, hastanedeki hemşire neden suratsızsa doktorlar da o yüzden böyle. bu insanlar için hayatta gelebilecekleri en iyi yer buralar. onlar için doktor, polis, memur olmak çok itibarlı. o yüzden ciddi bir kısmı kendilerini bir şey elde etmiş zannediyor üstüne bunu kaldıramıyor. o yüzden sadece doktor değil hastanedeki başka bir çalışan da bu üslupta olabiliyor.

Bizim doktorlarımız bir kısmı pek bi havalı bence. Aldıkları paradan, daha fazla okumalarından, okullarının zor olmasından vs. Yine bence hasta sayısı az bile olsa bir kısım doktorun hastalarına davranış şekli yine kötü olacaktır.

Kanser hastası anneme gerekli bilgiyi vermediği için ısrarla bilgi almaya çalışırken carlayan doktor da gördü bu gözler, acilde bana bebek gibi bakanı da. İnsanın içinde olmalı bazı şeyler. Bu her meslek grubu için aynı bence. Belli bir psikolojik testten geçmeliler ki ona göre diplomaları verilmeli. Doktor olmak isteyen de türkiye şartlarını biliyor ve yapamayacaksa da bu işi seçmemeli diye düşünüyorum. Ağzımı bozmadan söylüyorum gereksiz kafa yapısına sahip döl israfı çok doktor var

Hala bunu bakılan hasta sayısı ile ilişkilendiren var. Pes. Kendini yetiştirmiş, insan ilişkilileri ve mesleki bilgisi üst düzey doktorlarımız acaba kaç hasta bakıyor? Hayır örnekleri olmasa inanacağız. Sen iğneyi kendine hiç değdirme ama çok hasta bakıyorum yeaaa de.

Kimse videoya ilişkin cevap vermemiş, söz konusu doktor terör sevici olabilir. Yoksa bir gaziye öyle davranmaz bence

doktorun sıradan, genelgeden haberi olmak zorunda değil. Bu işin sekreteri var, sıranı alırken belirtirsin zaten önden sıra verir, doktor da kimin geleceğini önemsemez.

Muhtemelen sistemde başkasının adı varken ben gaziyim diye öne girmeye çalıştı ilgili kişi ve böyle bir durum oldu.

ayrıca burdan doktorlara sallayan kişilerin gerçek meslek hayatında pek farklı tutumda olduğunu düşünmüyorum. Ülkede genel olarak herkes sorunlu. Doktorların şanssızlığı direkt insan hayatı üzerinde olan bir meslek sahibi olmamız. Ülkedeki manav da, pazarcı da, insan kaynakları da, mühendis de aynı havaya, egoya sahip ve aynı kendini beğenmişlikle davranıyor; ben ülkedeki doktorlardan çok ülkedeki esnafların iletişim problemi olduğunu düşünüyorum ama kimse manavlarla ilgili rereroro konuşmuyor.

Doktorlar direkt insan sağlığı üzerinde çalıştığı için en ufak bir iletişim sorunu insanların gözüne batıyor. Ayrıca toplumda doktorlara dair genel bir kıskançlık olduğu da yalan değil. Böyle olunca durmadan eleştiri ve kazanılan para vs üzerinden saldırı oluyor.

Ego değil bence. Doktorlarin sosyal zekasi cidden cok düşük. Bunun sebebi de ağır eğitimlerden geçmeleri. Kesinliklr empati yapamıyorlar, yapmıyorlar demiyorum yapamıyorlar. İletişim sorunu yaşıyorlar o tedrisattan gectikten sonra bi 20 sene de sosyal hayata uyum sağlamak icin yalpaliyorlar.

Ayriyeten, aile hekimliği sistemi iletisim sorunu yaşayan doktorlar için rehabilite oluyor.
Ben ufak tefek sağlık sorunlarimda aile hekimini tercih ediyorum, ilk geldiğinde kazma oğlu kazma olan hekim bi kaç seneye o mahalle kültürünü yiyince pamuk gibi oluyor. Geçen gün annemin sinoplu oldugunu ogrenince teyzecigim bir gün mantı yap da yiyelim hep beraber demiş mesela bizim aile hekimi :) ne kadar hoş şeyler bunlar.

Is yükü+asosyallik diyorum ben bu problem için.

ilk değerlendirmede %50 ales %50 yds olur. (myo'lar için açılan ilanlarda yds yerine diploma notuna bakarlar).
ilk değerlendirme sonucuna göre ilk 10'a girersen bilim sınavına girmeye hak kazanırsın. bilim sınavı gireceğin anabilim dalı ile ilgili yazılı bir sınavdır. bu sınava girenler arasından %30 ales, %30 diploma notu, %30 bilim sınavı ve %10 yds kırılımı ile hesaplanan nota göre kazanan belli olur. bu ağırlıklar okuluna göre %5-10 oynayabilir ama genel durum bu şekilde.
58 yds çok düşük, ilk 10'a girmen çok zor olur ales'in 99 olsa bile. hatta zaten çoğu ilanda başvurabilmek için ales'ten en az 70, yds'den de en az 60 almış olma şartı olur.

edit: ben kaçırmışım bu arada, signore haklı. yüksek lisans veya doktora "yapıyor olmak" şartı var ar. gör. için. öğrenci olman lazım yani bir yandan.

Yüksek lisans bittiyse doktoraya başlamadan araştırma görevlisi olma ihtimaliniz yok. Öğrenci olmanız gerekir. Ales'in %60'ı dil puanının %40'ı alınıyor, ilk 10'a girenler yazılı sınava alınıyor. Son değerlendirmede de ales, yazılı sınav ve lisans not ort %30'ar, dil de %10 alınıyor en yüksek puanlı kişi ar gör oluyor.

Sözlü sınav olan da var yazılı sınav olan da var. Odtü için:
ALES % 30, ortalama % 30, yabancı dil % 10, yazılı sınav % 30

Bu resmiyetteki kısım, bir de araştırma görevlisi kadrosu genelde halihazırda hocanın tanıdığı, bölümde yüksek lisans yapan öğrencileri düşünerek açılmış olabiliyor. Onu da düşününce 58 yds ile zor.

edit: ylisans ya da doktora öğrenci olma şartı atlamışım evet. bittiyse doktoraya başlamadan başvuramazsınız.

Benim bir teorim var. Kızmak, darılmak yok ama.
Nasıl akademisyen olunur diye soranlar akademisyen olamaz.

Flo+1500

58 dil puanıyla araştırma görevlisi olmak imkansız gibi bir şey ek olarak

akademisyen olacak kişi ben değilim.

58 yds puanıyla değil akademisyen lise mezunu bile olunmamalı.

Vatandaşlık ile emekli maaşının bir ilgisi yok ki. Benim babam da isvicre vatandaşı değil ama isvicre'den emekli. Vatandaş olsaydı emin olun bilirdiniz. Yöne de isterseniz konsoloslugu arayın sorun diyeceğim de insan vatandaş olduğunu bilmez mi yahu, kimlik verirler bir kere.

Emekli maasinin vatandaslikla ilgisi yok + vatandasliga basvurmadan kimseye vatandaslik verilmiyor.

Yani %99.9 yoktur. Yine de sorun tabi ama alacaginiz crvap farkli olmaz.

emeklilik vatandasliktan bagimsiz +1.
basvurmadan vatandaslik alamazsin, vermezler(vatandaslik almak istemeyenler de var) +1.
hala oradas yasamiyorsa baban da varandaslik alma hakkini kaybetmistir.

7 sene çalışıp emekli maaşı mı bağlamışlar babana?

@faaip de oiad : eger yasi geldiyse(fransa icin 65 sanirim) kac yil calistiginin onemi yok emekli maasi alir. ama calistigi sure boyunca yatirdigi prim oraninda maas alir. yani 7 yillik calisma ile aylik 200-300 euro gibi bir maas baglanir sanirim. ne kadar prim odedigine bagli. yuksek oranda prim yatirim, emeklilik hesabina disardan da para yatirdiysa daha yuksek de alabilir

Fransa 360 gün üstü çalışmaya emekli aylığı bağlar. İki ülke arasındaki sosyal güvenlik sözleşmesi böyle. Ayrıca 3 ayda bir pension complementaire yani ek emeklilik maaşı bağlanır. Ama bu maaşların vatandaş olma ile ilgisi yoktur.

genç bir mimar arkadaşım da ayni dertten muzdaripti. kariyer sitelerinden sıkılıp, mimarlık firmalarına, çizim ve renderlarından oluşan portföyü ile başvuru yaptı. sanırım 2. görüşmede girdi işe. tabi 3ds max konusunda bir hayli iyiydi kendisi.

7 senelik mimarım. piyasa ölü. bi çok arkadaş cok komik paralara amelelik yapıyor. mimarlık dışında başka bir iş bul bence kendine. onca strese, emeğe değmez.

sürekli kedi kopek ile ilgili duyuruların sabitlenmesi beni çok rahatsız ediyor açıkcası.

jrr, iki tane moda mesaj attım ikisinden de dönüş olmadı yazdım duyurunun ikinci satırında. ikisi de görmemiş olsa bir üçüncüye atardım fakat bir tanesi online olup başka bir duyuruya cevap verdiği halde olmamış. burdan yola çıkarak böyle olmuyor diye düşündüm.

Genelde mesaj atılınca birkaç saat içinde dönüş yapıp uygun olan duyurulari sabitliyoruz ki burada uygunluktan kastim keyfimize gore olanlar degil. Bircok duyuru uygun kategorisinde oluyor zaten. Bana mesaj atmamissiniz mesela, mesaj attığınız arkadaşlarım o an müsait olmamış olabilirler, görmemiş olabilirler. Bazı duyurularin altına ilistirilen 'sabitlerseniz sevinirim' notlarını da görürsek sabitledigimiz oluyor fakat mesaj en kısa yol. Özel olarak kedi/köpek duyurusu sabitliyoruz diye bir şey yok, en çok istek bu tarz duyurulardan geldiği için yukarda daha çok yer alıyorlar sadece.

açıkçası bu duyurumdaki agresifliğin arkasındaki sebep şu, kibritsuyu'na attığım mesajın umursanmaması. kedi/köpek duyurularından yana bir sıkıntım da yok, sadece onlar sabitlenirken benim sabitlenme ricam neden göz ardı ediliyor diye düşündüm.

bir mod yüzünden bütün modlara bok atmak pek uygun olmamış haklısınız. eğer kibritsuyu artık mod değilse hata komple bende.

burada benim gördüğüm en aktif modlar basond ve angelus, sanırım onlara mesaj atmadın. tabi sonuçta herkes çalışıyor onların da hemen görememe durumu da olabilir. ben binlerce kez başlık sabitlendiğine şahit oldum burada.

inner circle demişsin, modların nazarında bunun bir önemi yok. hatta bizim için de bunun bir önemi yok. burada sadece trolleri sevmeyiz biz.

hele böyle basit birşeyde bunu düşünmene gerek bile yok, nedir ki başlık sabitlemek? büyük bir olay değil ki? kibritsuyu'nu ben son zamanlarda pek göremiyorum buralarda zaten, işten güçten bakmaya fırsatı yok sanırım.

İşten güçten fazla bakamadığım doğru. Baktıklarıma da mobilden bakıyorum, mobilden cevap yazıyorum. Mobilde moderasyon ekranı yok. Mobil görünümden çıkıp bit kadar ekranda da uğraşamıyorum açıkçası.

Daha aktif olan mod'lar yukarıda yazılmış. Onlara mesaj atarsanız yardımcı olurlar.

Çok sinir bozucuymuş öncelikle :/ bu işin yolu şöyledir, bölüm bölüm hocaya yollanır, ilk bölümü yazar yollarsın o kontrol ederken ikinci bölümü yazarsın, sonra o okuduğu kısmın düzeltmelerini yollar filan, yani tezin tamamını bi anda yollaması çok saçma. Bence ısrar edin, okuduğunuz kadarını yollayın düzeltmeleri yapayım Ocak’ta mezun olmak istiyorum diye tekrar tekrar söyleyin. Olmadı danışman değiştirmek de çözüm olabilir.

Yazma aşaması dediğiniz gibi oldu. 3 bölüm tezim. Birer bölüm yazdım ardından hemen yollayıp diğer bölüme başladım. Ama hoca o zamanlardan beri bitiremiyor. Baktım okumuyor ben de tezi tamamen bitirdim. Tık yok. Danışmanı değiştirmek konusu ise okulda hocalarla muhabbetim yok, bu aşamada da sorun olur diye düşünüyorum açıkçası. Adama da dedim yani ağustosa kadar beklicem mı diye açık bir tarih vermek ters gelir diye düşünüyorum ama emin ol ki kaçamak cevap verir ona da.

Daha ne kadar önce bitireceğim ki? 10 ay önce yolladım tezi. Yüz yüze görüşmek içinse ben sana yazicam diyo zaten tezi bitirmişsin gorussek ne olacak kafasında. Okul da yakın yani bana. Çat kapı gidiyom her hafta ama bulamıyom.

#cosmic e ilave olarak:

ilk once oturup bir plan cikartin kendinize.
Hangi tarihte bitirmek istediginize karar verip o tarihten bugune/geriye kadar asama asama ne zaman ne yapilacagini belirleyin.

Hocanizla periyodik olarak yuzyuze toplanti ayarlayin ki o da isin ciddiyatini ve sizin kararliliginizi gorsun.

Plan yapmadan ilerlerseni isi sansa ve danismanin keyfine birakmis olursunuz.

Kolay gelsin.

Mail atayım diyorum, "hiç iyi değilim, bu belirsizlik sizce çok uzamadi mı hala bekliyorum ama net birşey yok"diye

#cosmic e yine ilave...

buyuk bir ihtimalle danisman da "erteleme" sendromu yasiyor ama tabii onun tuzu kuru. Her ne kadar hocayi itelemek, acikca baski olusturmaya kalkmak, hata ufaktan tehdit etmek cok cazip gelse de (ki sizin durumunuzda hoca kendi kasinmis!) yapmamaya calisin.

Kopruyu gecene kadar... malum.

Adamla terse gelirseniz bu sefer o tez hic bitmez, juri toplanmaz vs sonra ugras dur.

Disinizi az biraz sIkIp hocanin karsisina bir planla cikin. win-win tarafini gostermeye calisin mumkun oldugunca... "bitirelim de yayin yapalim birlikte hocam" filan dersiniz mesela.. o da sopa-ve havuc olayi...

sakın öyle mail atma suyuna git

dünden beri ara sıra buraya küfür etmek için gelip vazgeçiyorum. öyle danışmanın...
muhabbetin varsa dekanla konuş bence. yemişim öyle akademisyeni. ya da adamın yayınlarına bak plagiarism var ise tehdit et.

değil

vallahi seçilen örnek kümeye bağlı. sağlık alanı dışında yeni mezunların çoğu sürünüyor. ama eskiler 80-2000 tarihi arası mezun olanlar da çok iyi durumda mühendislik açısından vs. gördüğüm örnekleri söylüyorum. öyle yani.

para kazanmayı bilmem de olmayı istediğim iki şeyden biriydi. çevreye de bağlı diye düşünüyorum.

Cok yogun calisilan bir meslektir. Yetenekliysen gayet guzel kazanirsin, yeteneksizsen surunebilirsin cunku cok fazla mezun var.

Kısmen doğru kısmen değil. Arkadaş geçmişe dayanmış ama o zamanlar okuma oranı ve bölüm kontenjanı düşük olduğundan değerliydi şimdi ise bayağı değersiz. Para kazanma durumu da analitik zekaya ve beceriye bağlı. Sayısal zekanız iyi ise ve tecrübeniz 15 yılı geçtikten sonra şöyle kurumsal ve üst pozisyonlarda maaşınız 10 binlere çıkar. Bayağı tek adamlığı oynarsanız (maaştan bahsediyorum yine) 20 bini görebilirsiniz ama koordinatör falan olmanız lazım. Mesela medipol hastanelerinin inşaat emlak koordinatörü gibi.
Yurtdışı olayı bu sektörün pik noktasıdır. Aylık 8-9 bin dolar alan var ama nadir. (Ort 35 bin tl). Konum rusya-ırak-türkmenistan vs.

Ama umut dağıtmaya gerek yok. Bu adamlar baştan beri iyi yerlerde kendini geliştirmiş üst adamlar ve kontenjan bir hayli az.
Sözün özü mümkün ama çok çok zor ve doktorlar gibi yakın zamanda drğil orta yaşı geçtikten sonra bu maaşları kazanmaya başlıyorsunuz

aman diyim uzak durun mimarlıktan. özellikle de çok istekli değilseniz ki istekli olanlar bile bir yerden sonra pişman olabiliyor.

%90 katıldıgım bir olay. evet mimarlık gerçekten de o kadar kötü. dogru durust bir getirisi olmadıgı gibi goturusu de oldukca fazla.

mimarlık %50 yetenek, %50 çevre işi.
çevren yoksa ve inanılmaz derecede şanslı bir insan değilsen ciddi paralar kazanman zor.

Cunku oturma izni kimlik degil, oturma izni.
Sadece orada kalma iznin oldugunu gosteren sey.

Her yerde boyle.
Mesela pasaportsuz gezemezsin de schengen ici dahi olsa. Yakalanirsan operler.

pasaportu oturma izniyle birlikte taşıman gerek normalde. kuehles blondes'in dediği gibi. ben de taşımıyorum pasaportu genelde ama başka ülkeye gidince alıyorum yanıma. şu ana kadar denk gelmedi kontrol hiç :)

normalde kimlik yerine gecer oturum karti, fakat bazi resmi islemlerde o kisi olduguna emin olmak icin prosedür olarak pasaport da görmek isterler. oturum kartinda pasaport numaran yazar, yani oturum kartin pasaportunu referans gösteriyor. banka kredisi, yüklü meblagli alim satim islemi, vekalet verme, devlet dairelerindeki önemli islemlerde ikisini de istemeleri normal. bunun disindaki islemlerde günlük hayatta kart yeterli oluyor. pasaportum cüzdanim büyük oldugu icin hep yanimda ama gerek yok tasimaya hic lazim olmuyor günlük hayatta. olmadi kopyasini koy cüzdana. polis bile sormaz kimlik kontrolunde pasaport, oturum karti yeterli cünkü devlet dairesi vermis onu sana.

ülkeden ülkeye göre değişiyor. belçika'da oturum kartı yeterli. heryerde kullanabiliyorsun ve pasaporta hiç ihtiyaç yok. sonuçta bütün bilgiler gene oturum kartında var.

@eick : yanlış bilgi veriyorsun. pasaport ve oturum kartı birlikte geçerlidir. ha buna dikkat ediyorlar mı? genelde pek sallamıyorlar ama. oturum kartı kimlik kartı yerine geçmez. banka işlemleri, kredi işlemlerinde her zaman pasaportu soruyorlar öncelikli olarak. sadece oturum kartıyla işlem olmaz. almanya için böyle bu

hangi ülkeye başvuracaksanız o ülkenin uzun süreli vize başvurularını inceleyin

genelde oturma izni rahat veriliyor ama çalışma izni olmuyor

çalışma izni baya zor. çünkü size vize verirken aynı zamanda eşinize de bakacağınıza dair maddi gelir yeterliliği istiyorlar. yani o ülkedeki tek geçim kaynağının sizin maaşınız olacağına dair garanti. tabi eşinize part time çalışma izni verilebilir. haftada max. 20 saat gibi.

ülkeden ülkeye tamamen değişken.

arkadaşımdan bildiğim kadarıyla Almanya'da mezun olduktan sonra 1 sene içerisinde bölümünle ilgili bir iş bulman gerekiyor çalışma izni alman ve kalabilmen için.

@kurnaz bu ulkelerin listesini bulabilir miyim bir yerden?

ingiltere'de eskiden vardı, kaldırdı 2011 yılında o olayı.

hollanda ve almanya veriyor. belçika vermiyor.

Irlanda 1 senelik oturma/calisma izni veriyor mezun olunca.

@dunden

bu ülkelerin listesi filan olmaz, azıcık araştırmanız gerekli, oralarda yaşayıp çalışmak isteyen biri de az baksın bir zahmet.

bu kurallar her gün değişebilir. sallıyorum ingiltereye çalışma izni veriyor diye gidersiniz, adamlar ab den çıkabilir.

ben belçika ve hollanda için 2'şer gün ayırabilmiştim en fazla o yüzden çok ayrıntılı tavsiye veremeyeceğim ama belçika'da brugge çok güzel bir şehir. mutlaka görün derim. amsterdam için de vaktiniz ve ilginiz var ise van gogh müzesini mutlaka görün:)

brüj ve brüksel yeter belçikaya.

belçikayı bilmiyorum; fakat amsterdam'da bir yarım günü köylere ayırın muhakkak(özelikl volendam) onun dışında müze merakınız varsa van gogh, anne frank'ın evi gibi yerlere gidin, kanal turunu öneririm, amsterdam'da yapılacak en güzel şey akışına şehri yürüyerek gezmek bence, gece hayatını da deneyimleyebilirsiniz.

yakın zamanda brüksel-gent-brugge-antwerp yaptım. Brugge ve Gent gerçekten ve kesinlikle gecesiyle gündüzüyle görmeye değer şehirler kendilerine özgüler. brüksel fazla zaman harcamaya değmez ilgi alanına bağlı gezip geç şimdi illa gör diebileceğim işte bi o meydanı var diğerleri sana kalmış müze seviyosan çok müzesi var, antwerp in de eğlence mekanları ilginç bi de zurenborg cogels osylei diye bi muhit var orası mutlaka görülmeli bi de tren istasyonu karakteristik işte.
brugge ve gent e bi daha gider misin deseler giderim öyle sevdim.

temmuz'da Belçika'da GentseFeesten ;)
hollanda köylerine gerek yok.
amsterdam ve aynı rota için bi ton tavsiye var zaten duyuruda.

Herkese teşekkürler.

@faaip; gentsefeesten zamanı oradan geçeceğim, süper oldu bu. Başka yere uğramadan festivale geçerim. Sonra iki gün amsterdam, zaten duyurudan amsterdam için epey not aldım benim kafamda belçika net değildi, iyi oldu bu. :)

demez..hiç bir sorun olmaz.ama sen bence macaristandaki işin peşini bırakma derim.konsolosluk nezdinde veya büyükelçilik nezdinde başvurularda bulun.eğer pasaportta tahrif yok ise bunu kanıtla,bilirkişi veya uzman firma raporları al.ve bu işin peşini bırakma.

Oha. Iyi de sistemde senin vizen vs gorunmuyor mu da okunamayan damgadan dolayi kacak muamelesi yapiyorlar? Gotu boklu macarlara bak sen. Cok sinirlendim.

@letheavendangered sormayın, 3 gece dandik bir yerde kaldığım, işlerim aksadığı ayrıca uçak biletlerinden zarar etmem yetmiyormuş gibi bir de burada yeniden pasaport ve vize ile uğraşacağım.

hayir nasil olabilir boyle bir sey ben anlayamiyorum. oradaki turk konsoloslugu da mi yardimci olmadi? bu kadar da manuel degil ki bu isler. elektronik sistem neden var o zaman? gerci siz de sormussunuzdur da bunlari ben yazili dusunuyorum su anda.

peki daha önceki işlerde, herhangi bir modifiye gerçekten var mıydı?

çok geçmiş olsun. skyonlife'in dediği gibi peşini bırakmayın işin. boşa suçlanmışsınız. haber olsanız yeridir.

sözlükte sürekli saçma sapan şeyler için rezalet başlığı açanlar bunu gördü mü acaba.

Yaptığın her harcamayı belgele, işinle ilgili kayıplar için iş yerinden uyarı kınama vs. gibi çakma bir belge iste, oğlunun ve eşinin yaşadığı psikolojik sıkıntıları belgelemesi için doktor raporu al, ikinci shengen başvurunda da sıkıntı yaşarsan bunu belgele ...vb bir dünya belge topla.
Bu işin peşini bırakma çooook yüklü bir tazminat ve sonsuza dek shengen sahibi olabilirsin. İyi bir de avukat lazım tabiki.

@letheavendangered 72 saat boyunca telefon yasakmış, kimseye haber de veremedim. Eşim Türk konsolosluğuna ulaşmış Türkiye'ye döner dönmez, onlar da biz de ulaşamayız 72 saat boyunca demişler. Eşim her gün arayıp sormuş ama bir sonuç alamamış. Konsolosluk görevlileri merak etmeyin deyip teselli etmişler. Daha sonra konsolosluğa ulaştığımda çok yardımcı oldular. Hemen gerekli belgeleri hazır ettiler.

@tavukbanalop modifiye yoktu.

70lerde yaşansaydı belki normal gelirdi bu olay ama herşeyin elektronik sistem üzerinden yapıldığı günümüzde gerçekten komik olmuş. Adamın eşi ve çocuğu normal yollarla ülkeye giriyor ama kendisi pasaporta sahte damga basıp kaçak yolla giriyor nasıl yapıyorsa artık. Resmen kötü niyetli yaklaşmışlar.
Ben de bu olayın peşini bırakmamanızı söylüyorum. Budapeşteye inişte havalimanında hem resmi giriş kayıtları var hem de havalimanının güvenlik kamera kayıtları var. siz her şekilde haksızlığa uğradığınızı ispatlayabilirsiniz.

edit: giriş damgasında modifiye mevzusunu da hiç anlamadım ayrıca. giriş damgası giriş damgasıdır neyi modifiye ediliyormuş, saçmalık resmen.